BUDAKDERE'NİN TARİHÇESİ
Köyüm Budakdere ilçem Ladik
Cümlenize merhaba dedik
Özler bir olursa,kalpler temizse eğer
İşte o zaman bütün dünya’ya değer
AŞIK SADIK GÜVENDİNİN OĞLU MUSTAFA GÜVENDİ DER Kİ:
''SORMA BİR KİŞİNİN ASLINI
İZZETİNDEN BELLİDİR
GÜRŞANİ İRFANI OLAN
SOHBETİNDEN BELLİDİR.
BİR KİŞİNİN YÜZÜNE BAK
SURETİNDEN BELLİDİR
AĞZI EĞRİ,GÖZÜ ŞAŞKIN OLANLAR
ENSESİNDEN BELLİDİR.''
BUDAKDERE
Budakdere köyü coğrafi olarak Samsun ili Ladik ilçesine bağlı olup Ladik-Suluova -Havza üçgeni içerisinde Ladik-Suluova karayolu üzerinde güneştepe eteğinde yer almaktadır.Samsun’a
Budakdere’nin komşu Köyleriı:çamıköy,Kuyucak.söğütlü, kirazpınar.oymapınar,Köseoğlu köyleridir
KÖYÜMÜZÜN ÖYKÜSÜ:
Bundan 700 yıl önce köyün ismi Devekise sonra Gevekise şimdi de Budakdere’dir
Köyümüzün hudutları içinde deveyolu diye bir yol vardır.Burada Selçuklu döneminin kumandanlarından 1.seyit Ahmet-i Kebir’e deve kesmişler köyümüzün ismi buradan gelmektedir.Deveyolu şimdiki belguza(Oymapınar) giden sazaktan sulovaya doğru giden yoldur.
Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi çerçevesinde araştırmalar yapılmış Köyyeri Höyük bulunmuştur.bu höyük
Samsun İli; Ladik İlçesi'nin
KÖYÜMÜZE İLK GELENLER
Sevindioğulları,
Alidedeoğulları,
Güvendioğulları,
Maden kocaoğulları,
Karslıoğulları,
Macaroğulları,
Yancıoğullarıdır.
7 kişi tarafından kurulmuştur.Daha sonra Kuru velioğulları gelmiştir.
Soyadı kanunu çıktıktan sonra köyümüzde aşağıdaki soyisimler yer almıştır.Aileler tanındığı Lakaplara göre yazılmıştır.
SEKMEN: Daşcigil
ARSLAN:Himmetgil,Hımıraligil,Çağanveligil,Topuzsaligil,yamyamgil
ÇEVİK:Kilcimahmutgil
ÇETİN:Tıngırgil,Mindikgil
ÜNLERr:Yülükhasangil,Topal mehmetgil
ÜNVER:Salimonbaşıgil,kuyukmahmutgil,Kasımgil.Aşıkkamilgil, Dervişler,kocaoğlakgil,topalhaydargil,daşkağanınoğlugil,tongagil,osmangil,Almehmetgil
GÜVENDİi:Kılhasangil,Dönbeleğinsadıkgil,Çilmahmutgil,Danhüseyinin mehmetgil
KARSLI:Cibilikgil,Karamahirgil,Akıgil,ı
YANCI:Kaymakaşurgil,Macarhasangil,Dıdırışgil,Yanametgil,Kadıveligil,Körhüseyin ve göbelcegil
ÖKSÜZ:Göğüşyünahmetgil
KURNAZ:Dandininhaydargil
KABADAYI:Şeyhali , Hasanefendi,İntiğinoğlugil
TEKKEŞİNOĞLU:Möhredindede ve Hüseyindedegil
ÇAĞLAR:Sağırhüseyingil,Karabacakgil,Çetekgil,Sağıncıgil,Haydosgil,Tokurgil
CANİKLİ:cicilikinaligil,Kidikgil,Çilhüseyingil,Kürdüğünsatılmışgil,Tüğmengil,Güddününoğlugil,Cumukgil,Karabilikgil,Kocaaligil
ULUSOY:Karaoğlangil
AYNACI:Emingil
ÖZTORUN: İmamogil,Körcumagil,Cıddıragil,Acukgil,Hurşitgil
GÜMÜŞ:Kazanaligil,Kazanmehmetgil
GÜMÜŞAY:Haydargümüşay
ÇELEBİ:Hamideninyusufgil,Hamidenin karaaligil,
ÇAMUR:Körfevzigil
CAN:Külyusufgil,Domalikgil
SEVİNDİ:Değnekhıdırgıl,Saadettingil,Çatlakcumagil
YALTA:Hamzadedegil
DÜZENLİi: Meneşibektaşgil
AKSU:Mağaracıgil
DEMİRCİ:Niyazigil
EYİCAN:Kelaşurgil
EROĞLU:Ahmetağagil
ARAÇ:Amelenin çocukları,
EZGİ:Şeyhalinin ğlu Tahirgil
Köyümüze rum saldırıları olmuş.Budakdere,eymir,kirenli ve belguz köyü ile birlikte bu dört köy düşmanla çarpışmıştır.Rumlar şimdiki adıyla Karacaören,Karacaoğlan,ayderesi,karaağaç ta yaşamaktaymış
Düşman saldırılarını önleme üzere şimdiki adı Sarıgazel köyünde eğitim alınmaya başlanmış.Bu eğitimleri yaptıran o zaman ki köy muhtarı olan Karslıoğlu Hüseyin miş.
Sarıgael köyü Türk köylerinin ortasında olduğu için seçilmiş.Meşepınar,söğütlü,Kuyucak,Karapınar,ağcakaya,eynekaraca,derinöz,gevekise ve kirazpınar köyleri düşmana karşı birlikte eğitim yapmışlar.Bugünkü taşoluk ve yağbasan köyleri düşmanların birleştiği köylermiş.Taşoluk ve yağbasan köylerinden susuz köyüne baskın yapmak için harekete geçtiklerinde Karslıoğlu Hüseyin komutasındaki köyler susuz köyüne yardım etmeye gittiklerinde Rumlar pusu kurmuş ve saldırmışlar karşılık verilmiş.susuz köyü bizimkilere destek vermiş ve bu çatışmada susuz köyünden satılmış ağanın oğlu vurulmuş.
Köyümüzden Mahmut çevik Atatürkle birlikte cephede savaşırken gazi olmuş.Atatürk Kurtuluş savaşını başlatmak üzere Samsun’a oradan Havza’ya geldiğinde bizim köyede gelmiş ve o zaman ki köy muhtarı olan karslıoğlu hüseyin'lerde kalmış.atatürk madalyasının birini karslıoğlu hüseyin'e vermiş belli bir süreden sonra askere adam seçmiş ve gitmiş
1800 lü yıllarda köyümüz 25 hane iken 1980 öncesi 140 hanelere gelmiştir.köyümüz 1980 sonrası büyük göç vermiştir.göç edenleri büyük bir bölümü İstanbul,İzmir ve Amasya yerleşmiştir.
Köyümüzde ekonomik hayat tarımcılık ve hayvancılığa dayanır.Köyümüzde yoğun göç olması nedeniyle genç işgücü çok azalmıştır.Köyümüzde
Budakdere köyünün arazisi çok geniş bir alana yayılmış olup arazi mevkileri aşağıdaki isimlerden oluşmaktadır.
KÖYYERİ,
AĞSU
TUZLALAR
ORTAAĞAÇ
KAVAKLIDERE
KARAYELAĞZI
KOCAGÖL
GÜNEŞTEPE
SARIPINAR
KİRAZLIK
SINARGELİŞİ
SULUDERE
GÜLLEK YOLU
MERCİMEK TEPESİ
KAHPETEPE
YAREŞME
GÜMÜŞLÜĞEŞME
YAMAÇLAR
ÇUKURYURT
KURUPINAR
ÇİFTEPINAR
SİRKENİNFINDIKLIĞI
PAPORONUN TARLASI
YEDİOLUK
TABANHİSSE
ORTAHİSSE
ORTADAĞ
ÇEKİRİNYAYLASI
ÇÜRÜKOLUK
DORUEÇİN BÖĞÜR
BAĞTEPESİ
TERZİDERESİ
KİRENLİK
DELİKLİTAŞ
SÜNGÜRTLÜĞÜN DERE
TAŞTEKNE
ELİKDERE
KAYIŞLIYOLU
DANAYATAĞI
CİNGİTKARISININ MEZARI
KÖYÜNDERESİ
PURTULUNKORUSU
KÖSÜREKLİK
ÇORAKEŞME
LOKLOKEŞME
ESMENİNEŞMESİ
Köyümüzün hayvancılığa elverişli olması nedeniyle hayvancılığı geliştirmek amacıyla çalışmalar yapılmış,köyümüzde kültür ırkı hayvanlar beslenmiştir.Köyümüzün kuzey batısında Trabzon bordosu tabir edilen cinste mermer yatakları bulunmasına rağmen işlenmemektedir.
Köyümüzde sağlık ocağı ve tarım kredi kooperatifi var ancak ne yazık ki işlevsiz bırakılmıştır.
Köyümüzde elektrik.su ,telefon ve kanalizasyon vardır. Köyümüz sınırları içinden Ladik –Suluova asfaltı geçmekte olup ulaşım rahatlıkla sağlanmaktadır.
Köyümüzde yaşayanlar resmi işleri dışında alışverişlerini köyümüze daha yakın olan Amasya’nın Suluova ilçesinden yapmaktadırlar.Resmi işleri için ise mecburi olarak Ladik’e gitmektedirler.
Köyümüz Bir alevi köyüdür ve hala alevi gelenek –görenekleri,kültür ve felsefesi köyde ve gurbetçi insanlar tarafından yaşatılmaktadır . Budakdere köyünde Cemevi bulunmaktadır.Köyümüzde bir çok ocaktan gelen dedelerimiz bulunmaktadır.belli başlıları:
Sivas alibaba soyundan gelen tahirefendi,çocukları ve torunları
Tokat, Almus ilçesine bağlı Cehetten gelen eraslan ocağından himmetdede çocukları ve torunları,acukgil ve hımıralidede ve çocukları
Ağucan ocağından:satılmış ulusoy(karaoğlan) ve kardeşleri
Pirsultan Ocağından:Hamidenin yusuf ve ibakgil
Köyümüzden bir çok halk aşığı çıkmıştır.Belli başlıları şunlardır.
Almehmet ünver
Aşık kazim sevindi,
Haydos Çağlar,
Kıl hasan Güvendi,
Aşık sadık güvendi,
Aşık Mehmet ali Ünver,
Aşık arif Yancı,
Aşık Hamdi Güvendi,
Hurşit Öztorun
aşık Hızır Ünver
Saz yapan Aşık Hamdi Arslan
Yusuf DEMİRCİ ( Kılcı yusuf ),
Kamil ÜNVER
Hamza ARSLAN ( Fevzullah yalta'nın babası )
Hıdır SEVİNDİ ( deynek hıdır )
Ali ÖZTORUN ( Topal ali )
Cuma ÖZTORUN ( körcumuya,Hurşit'in abisi)
İlyas SEVİNDİ,
Dursun YANCI,
Muharrem ARSLAN (sarımuharem)
Rıza KABADAYI ( DEDE )
Köyümüz aşıklarından almehmetin,aşık Salih çağlar’ın (Haydosun) aşık sadık güvendi’nin ve kıl hasan güvendi’nin kendi eserleri olmasına rağmen aşık Salih çağlar’ın (haydosun) iki eseri TRT sanatçılarından muzaffer sarısözen tarafından derlenmiş ve bir çok sanatçı tarafından seslendirilmiştir.aşıklarımızın eserleri ve söyledikleri deyişler aşağıdadır
Bir mektup yazayım gül yüzlü yare
Gelsin arzedeyim halimi benim
Efendim gül yüzlüm efendim sultanım
Derdine düşeli oldum divane
Ölürsem yare çevirin yönümü benim
Efendim gül yüzlüm efendim sultanım
Bellerin çektiği karın elinden
Güllerin çektiği harın elinden
Efendim gül yüzlüm efendim sultanım
Başım alıp giderim yarin elinden
Encamı terkettirdi elimi benim
Efendim gül yüzlüm efendim sultanım
Rakiplerle yoktur benim pazarım
Yarimin gittiği yolu sezerim
Efendim gül yüzlüm efendim sultanım
Haçan yollarını döner gezerim
Ecel çevirmeden yolumu benim
Efendim gül yüzlüm efendim sultanım
Salih Çağlar(aşık haydos)
Kaynağa ek olarak Sadık Güvendi belirtiliyor. Ladik, Güvekse Köyü'ne aittir. Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir. Rept. No: 427
Oğlan gider oduna
Ali derler adına
Ben Ali'yi severim
Köylünün inadına
Uyan Alim uyan uyanamadım
Yülekli baltaya dayanamadım
Ali'nin başlığı yiğit başlığı
Yüce dağ başında vardır kışlığı
Yülekli baltaya verdim gençliği
Uyan Alim uyan uyanamadım
Yülekli baltaya dayanamadım
Kaynak: Salih Çaglar(aşık haydos)
Yine aşık haydos’un söylediği
Bir güzelin sevdası var serimde
Arzetteiğim yerde gel canım canım
Alemi fethetsem sana benzemez
Şu garip gönlümü sor canım canım
Karşıdan karşıya olur mu böyle
Ne derdin varsa gel bana söyle
Şu kalem kaşlardan bir ihsan eyle
Mihrabımdır kaşlarının arası canım canım
Pek yaralamıştır beni de bir yar
Bu yarayı çeker ölmezse eğer
Benim yaralarım ya kimler sarar
Yar gelip emleyip sarmazsa eğer
Kan revan olmuş da didemden akar
Pençe vurmuş bu sineme el atar
Yar bize darılmış kaşların yakır
Sevdakar olurum gülmezse eğer
Kime ne diyeyim küstürdüm yari
Kalmadı namusum terkettim an
Hançere düşüp de öleyim bari
Bu kez de bir selam gelmezse eğer
Hiç gitmiyor garip başın dumanı
Küfrüm ata derken attı imanı
Güldüreyim derken ağlattın beni
Kan gelir didemden silmezse eğer
Veli'm eydür bu dert bizi almaz mı
Bu hasretlik kıyamete kalmaz mı
Bu yareyi çeken birgün ölmez mi
Kendim merhem edip sarmazsam eğer
Cahit çağlar
Beni bir dost yaraladı beyler (hey)
Çekerim yareyi de ölmezsem eğer (canım)
El vurmuş hançeri sinemi deler (hey)
Sevdakar olurum göremezsem eğer (canım)
Eksik olmaz garip başın dumanı (hey)
Terk ettim küfürü buldum imanı (canım)
Dost güldüreyim derken ağlattın beni (hey)
Gözümden kan akar silmezsem eğer (canım)
Veli'm eydür bu dert bizi almaz mı (hey)
Bu hasretlik kıyamete kalmaz mı (canım)
Bu yareyi çeken bir gün ölmez mi (hey)
Kendi merhem edip sarmazsa eğer (canım)
Cahit çağlar
Çatal çama gurşun attım geçmedi
Irakı da verdim gonyak verdim içmedi
(aman yaylalı gelin)
Benim yarim de buralardan geçmedi
Al kirezi daldan üzümü de bağdan
Kömür gözlü yardan ayrıldım (aman yaylalı gelin)
Sabahınan galkdım yarim uyurdu
Gaymak tabakları beni doyurdu
Çok cevreyledim (amman) felek ayırdı
Al kirezi daldan üzümü de bağdan
Kömür gözlü yardan ayrıldım (aman yaylalı gelin)
Sadık güvendi
Gel gönül sabreyle gardaş çile dolmamış
Erersin visale bir zaman olur efendim
Her kim sabreyledi gardaş
Maksudu buldu (Visali buldu)
Elber birgün gelir gardaş şaduman olur efendim
Tevekkül babında gardaşara ah seni
Namerde sevdiğim açma nihanı efendim
Gönül vezneyledi gardaş köhne cihanı
Görmedim bir kimse gardaş merdefzan olur efendim
Hasan güvendi
AŞIK HIDIR’IN SÖYLEDİĞİ
Bir ilmi üstada hizmet ederse
Küllü varlığına geriye koma
Haber alıp bir menzile varırsan
Aldığın haberi kimseye deme
Üç ile yerliden haber sorarsan
Dört ile dergahta bir yer görürsen
Gelip gideceğin yeri bilirsen
Mürşütsüz meydanda tercüman yeme
On ikide yetişirse hidayet
On yedide ayin farsın temamet
Yirmi dörtte sadık olursun gayet
Aziz kamil olup gelesin ceme
Otuz altı ile yoldaş olursan
Kırk ile hesabı doğru görürsen
Gelip gideceğin yeri bilirse
Doğrudur hesabın sakın gam yeme
Ey hasreti seyitlik var burada
Seyide yetenler kalma arada
Yetmiş üç çeşit mal var sırada
Yetmiş üçü kime ya biri kime
ALMEHMET’İN SÖYLEDİĞİ
Dostum beni niçin zarincidirsin
Verdiğim ikrardan dönen değilem
Senden başkasına meyil vermedim
Uçup daldan dala konan değilim
Elif mim yaılmıştır aşkına
Yoksa yatlar kondumula köşküne
Yandım kül oldum senin aşkına
Başka sevdalara konan değilem
Yar cevretme geçen ömrüm tez gelir
Aşıktan maşuka cilven naz gelir
Yüzbin yıl yüzüne baksam az gelir
Yüz yıl baksam yüzüne kanan değilem
Arif oğlu kimse bilmez halimi
Hızır dedem açık eyle yolumu
Senden başka hiçbir yada elimi
Uzatıp vallahi sunan değilem
AŞIK KAZİM’İN SÖYLEDİĞİ
Ehli irfan bir araya gelince
Hakikattn haber alanlar gelsin
Hünkar hacı bektaş kutbül arifin
Hünkar biatı olanlar gelsin
Bir özü bilmeze biat etmeyin
Körlerin gittiği yola gitmeyin
Zerrece kalbinde kara tutmayın
Pak edip özünü silenler gelsin
Yanlış yola gidip azan gelmesin
Cihanda serseri gezen gelmesin
Delilsiz sohbeti düzen gelmesin
Ehlibeyit yolunu bilenler gelsin
Kamil gerek kendi özün bilene
Hak icra eylesin yüze gülene
Dünya malı için gamı olana
Gayret kılıcın çalanlar gelsin
Ey hasretiyen beri gel beri
Fırsat elde iken böyle gör yari
Dört kapıdan kırk makamdan içeri
Ulaşıp nasibini alanlar gelsin
Köyümüzde önceleri gelin ağlama demeleri
Kızından-babaya
Sac üzerinde bazlama
Yandı yürek közleme
Gittiğim gurbet eli babam
Gelir diye gözleme
Babadan- kızına
Yılana bak yılana
Yılan hergi dolana
Altın yüzük vereyim
Ben kızımı bulana
Kızından babaya ve anneye
Bakçenizde gül var mı
Ortasında yol var mı
Bu gece misafirim babam
İç koynunda yer var mı anam
Anasından-kızına
Bahçemizde gül de var kızım
Ortasında yol da var
Bu gece misafirsen kızım
İç koynumda yer de var
EĞİTİM DURUMU:
Köyümüze ilkokul ilk olarak 1939 yılında açılmıştır.Eğitmen olarak ta Salih onbaşı lakabıyla anılan Salih ünver uzun süre görev yapmıştır.Daha sonra Akpınar Köy enstitüsünden mezun olan Hamdi Çağlar 20 yıla yakın köyümüz ilkokulunda hem müdür hem öğretmen olarak görev yapmıştır.ilkokulumuz önceleri tek derslik iken 1960 lı yıllarda 2 derslikli ilkokul yapıldı. 1977 yılında Şeyh Hüseyin Tekkeşinoğlu’nun başkanlığında Budakdere Köyü Kültür Derneği kurulmuştur.Köylümüz olan ve öğretmenlik yapan Hüseyin çetin sohbet esnasında dernek başkanı Hüseyin Tekkeşinoğlu’na köyümüze Ortaokul isteyelim diyor.dernek Başkanı da hemen O zaman ki Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e hitaben bir dilekçe yazıp köye ortaokul talebinde bulunmuş.Daha sonra O zaman ki Köy Muhtarı Hüseyin Eroğlu,Öğretmen Muharrem Arslan(Aşur Hoca) ve Dernek Başkanı Hüseyin Tekkeşinoğlu Ankara’ya giderek girişimlerde bulunuyorlar ve 15 kasım 1979 tarih 89184 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı emri ile orta okulun açılması bildirilmiş ve açılmıştır.Budakdere İlköğretim Okuluna
Oymapınar, Çamlıköy, Köseoğlu, Kirazpınarı Köyleri, Derinöz Kayışlı Mahallesinden
okumak için öğrenci gelmekte iken köyümüzün ve çevre köylerin yoğun göç vermesi nedeniyle öğrenci bulunamamasından dolayı köyümüzün okulu kapanmıştır.Köyümüzde okuma yazma oranı %90 nın üzerindedir.2009 yılı itibariyle Köyümüzde 100 ün üzerinde Üniversiteyi bitirmiş veya üniversitede okuyanlarımız var.
Köylümüz olan üniversite mezunu ve okuyanların listesi
aşağıdadır
ADI VE SOYADI MEZUN OLDUĞU VEYA OKUDUĞU ÜNİVERSİTE BÖLÜMÜ
1-Hamdi Çağlar :Akpınar Köy enstitüsü ilkokul öğretmenliği
2-Salih Arslan: Akpınar Köy enstitüsü ilkokul öğretmenliği
3-Nurettin Ünver: Akpınar Köy enstitüsü ilkokul öğretmenliği
4-Mehmet Ünver: ilkokul öğretmenliği
5-Muharrem Arslan: Atatürk Üniversitesi Almanca dili ve edebiyatı
6-Hüseyin Çetin:
7-Salim Çağlar : 01.01.1954Budakdere(gevekise) doğumlu Hamdi oğlu Uludağ üniversitesi Bursa Eğitim Enstitüsü Matematik bölümü mezunu emekli
8-Bayram Can :Akpınar Köy enstitüsü ilkokul öğretmenliği
9-Halil Ünver:
10-Cemalettin Çağlar: 11.01.1957 Ladik budakdere doğumlu,Hamdi oğlu,Nazillli İlköğretmen Okulu mezunu,emekli
11-Süleyman Çağlar: Fikirtepe İlköğretmen Okulu ilkokul öğretmenliği
12-Halis Ünver :Budakdere doğumlu,abdullah oğlu,Amasya Eğitim Enstitüsü mezunu,öğretmenlik yapıyor.
13-Emrullah Ünver: Kara harp Okulu subay
14-Erdal Arslan: Kara harp Okulu subay
15-Ali Canikli: Muğla Üniversitesi Beden Eğitimi bölümü
16-Ufuk Canikli: Muğla Üniversitesi Beden Eğitimi bölümü
17-Feridun Çağlar 27.03.1987 havza doğumlu,cemalettin oğlu Ege Üniversitesi Deri ve tekstil Mühendisliği ve Anadolu Üniversitesi İşletme bölümünde öğrenci
18-Ahmet Eroğlu: Akdeni Ünivesitesi Sağlık Hizmetleri
19-Mahir Çağlar:14.03.1981 havza doğumlu,cemalettin oğlu, Anadolu Üniversitesi Çalışma ekonomisi ve endüstriyel ilişkiler bölümü mezunu,bir özel şirkette yönetici
20-Fatma Çağlar: Ordu Hemşirelik yüksek Okulu hemşire
21-Yeşim Ünver :Çanakkale 18 mart Üniversitesi
22-Yüksel Çağlar:10/12/1964 BUDAKDERE DOĞUMLU HAMDİ OĞLU CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ MEZUNU -HALEN ÖĞRETMEN OLARAK ÇALIŞIYOR.
23-Burcu Arslan :Ankara Üniversitesi Dil Tarih coğrafya fakültesi Macar Dili ve edebiyatı
24-Öner Öztorun: ziraat mühendisi
25-Nesimi Ünver :Akpınar Öğretmen okulu ilkokul öğretmenliği
26-Hüseyin Çağlar :Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gaetecilik ve halkla ilşkler
27-Mert Sevindi: 19 Mayıs Üniversitesi
28-İbrahim Öztorun: Karaelmas Üniversitesi
29-Haydar Ünver :9 Eylül Üniversitesi Matematik öğretmenliği
30-Kenan Öztorun muhasebe ve malimüşavir
31-Ozan Güvendi 19 Mayıs Üniversitesi güzel sanatlar Eğitimi Grafik ve tasarım
32-Olcay Karslı Gümüşhane üniversitesi
33-Cafer Arslan muhasebe
34-Özkan Arslan Marmara Üniversitesi iletişim
35-Cenk Öztorun Çanakkale 18 mart Üniversitesi muhasebe
36-H.Fırat Güvendi Arel Üniversitesi Bilgisayar Teknolojileri
37-Murat Güvendi Anadolu Üniersitesi İktisat fakültesi
38-Müjde Sekmen Pamukale üniversitesi İşletme
39-Çağdaş Yancı Anadolu Üniersitesi 40-
41-Gamze Arslan 19 mayıs Üniversitesi Fen bilgisi Öğretmenliği
42-Tuncay Sevindi İstanbul Üniversitesi psikolojik danışmanlık
43-Şafak Canikli Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi tekstil bölümü
44-Özlem Ünver Marmara Üniversitesi Türk dili ve edebiyatı
45-Cem Arslan 19 mayıs Üniversitesi Gıda Mühendisliği
48-Pınar Çelebi Sakarya Üniversitesi Türk dili ve edebiyatı
47-Şafak Çağlar Beykent Üniversitesi
48-Engin Kabadayı 19 mayıs Üniversitesi Seracılık
49-Sezen Çetin Dumlupınar Üniversitesi Tekstil Teknikeri
50-Demet Ünver İnönü Üniversitesi Ekonometri
51-Onur Yancı 19 mayıs Üniversitesi ziraat mühendisi
52-Pınar Canikli Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisat fakültesi
53-P.Gül Canikli Koceli Üniversitesi iletişim Fakültesi Halkla ilişkiler
54-Didem Sevindi 19 mayıs Üniversitesi ziraat mühendisi
55-Kadir Düzenli Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji öğretmeni
56-Volkan Ünver Fatih Üniversitesi
57-Ozan Gümüşay 19 mayıs Üniversitesi
58-Murat Yalta Karadeniz Teknik Üniversitesi Ekonomi
59-Engin Çamur 19 mayıs Üniversitesi Çevre Mühendisliği
60-Cemil Karslı Dicle Üniversitesi Almanca Öğretmeni
61-Gül Hamide Ünver Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen bilgisi Öğretmenliği
62-Umut Güvendi Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmeni
63-Şenol Karslı Edebiyat Öğretmeni
64-Betül Ünver Eczacılık
65-Dilek Gümüşay Orta Doğu Teknik Üniversitesi İngilice Öğretmenliği
66-Gonca Kabadayı İstanbul Üniversitesi
67-Deniz Ünver Ege Üniversitesi
68-Yasemin Tekin Ünver 9 Eylül Üniversitesi
69-Tülay Ünver Bolu İzzet Baysal Üniversitesi tıp Fakülesi Doktor
70-Cevahir Güvendi İstanbul Üniversitesi İşletme
Anadolu Üniversitesi İktisat
71-Şafak Eroğlu Bolu İzzet Baysal Üniversitesi
72-Meftun Öztorun 2 yıllık meslek yüksek okulu muhasebe
Anadolu Üniversitesi
73-Emel Ünver Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim üyesi
74-Derya Ünver Anadolu Üniersitesi İngilice Öğretmenliği
75-melek Ünver Matematik öğretmenliği
76-Cenk Ünver 9Eeylül üniversitesi işletme banka müdürü
77-Cem Ünver:Yıldız Teknik Üniversitesi gemi mühendisi
78-Cem Çağlar:17.02.1979 İstanbul doğumlu Salim oğlu Galatasaray üniversitesi uluslararası ilişkiler mezunu Özel bir şirkette yönetici
79-TanjuAarslan 19 mayıs üniversitesi Matematik öğretmenliği
80-Bilgin Güvendi:!9 mayıs Üniversitesi,öğretmen
81-Nursen Arslan:Balıkesir Üniversitesi:Makine Teknikerliği
82-Goncagül Yancı:Sıvas Cumhuriyet Üniversisi Jeoloji Mühendisliği
83-Erol Sekmen:Tekirdağ Üniversitesi
84-Sebiha Tekkeşinoğlu:İstanbul Üniversitesi Tasarım ve basım yayıncılık
85-Sibel Caglar: 10.02.1988 hamburg dogumlu, Hasan Caglarin kizi. hamburg universitesinde Ögretmenlik okuyor
86-Sevda Çağlar Önder:17.04.1982 Ladik Budakdere doğumlu !9 mayıs Üniversitesi Amasya Eğitim Enstitüsü sınıf öğretmenliği bölümü mezunu, Ankara’da Öğretmenlik yapıyor
87: İhsan ÖZTORUN :20.03.1972 BUDAKDERE DOĞ.2000 YILINDA A.Ö.F HALKLA İLİŞKİLER ,2004 YILINDA A.Ü.F İŞLETME FAKÜLTESİ
88-Öncü Güvendi:Açık öğretim fakültesi:Türkdili ve edebiyatı
89-EMRE ÜNVER:28.03.1983, Yukarisusuz, Havza dogumlu. Halis oglu. Ogrenci.Lisans: Ortadogu Teknik Universitesi, Ankara, Elektrik-Elektronik Muh. Bolumu.Yuksek Lisans(Doktora): University of Surrey, Guildford, Birlesik Krallik'ta okuyor.
90-Ugurlu Yanci, 01.01.1993 dogumlu,Cemal kızı almanyada hemsirelik okuyor
91-Nurcan Ünver:Hidayet kızı iktisat fakültesi mezunu
92-BARIŞ KARSLI: 11.07.1986 LADİK DOĞUMLU ORHAN OĞLU, KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SU ÜRÜNLERİ MÜHENDİSLİĞİ BİTİRDİ VE ŞU ANDA RİZE ÜNİVERSİTESİ SU ÜRÜNLERİ FAKÜLTESİNDE YÜKSEK LİSANS YAPMAKTADIR
93-Murat Çetin:Salih oğlu Malatya inönü Üniversitesi Gazetecilik ve halkl ilişkile
94-Pınar Karslı:Aydemir kızı , Uludağ Üniversitesi Sınıf Öğretmenliğini
95-Pelin Karslı:Aydemir kızı, Ege Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü
96-Zehra Yancı Geçit: Hemşire
97-Gulandam Güvendi:Muhasebe
98-Turgay Sevindi:Hüseyin oğlu,İstanbul üniversitesi hukuk fakültesi ,avukat
99-Engin Ünver:Satılmış Ünver,Kamu yönetim bölümü mezunu
100-Cenan Karslı: dülbüşün oğlu,19 mayıs üniversitesi çevre mühendisliği
101-Nurullah Ünver:Nurettin oğlu,matematik öğretmeni
102-Kasım Ünver:Nuretttin oğlu,Öğretmen
103-Sadık Canikli:Ali oğlu,öğretmen
104-Nevin Arslan:Muharrem Kızı
105-Derman Yancı Sevindi:Ramazan Kızı,İsparta süleyman demirel Üniversitesi,muhasebe
106-Ersin Karslı:Hüseyin Oğlu
107-Muharrem Arslan:Aşur oğlu,
108-Selami Arslan:Satılmış(davulcu) oğlu
109-Uğur Canikli:Necati oğlu
110-Zeki Öztorun: salih oğlu,ziraat Mühendisi
111-Durmuş Çelebi:Yusuf oğlu,Mali müşavir
112-Hüseyin Çelebi:Yusuf oğlu öğretmen
113-Nesil Tekkeşinoğlu:Feyzullah kızı,Açık öğreim fakültesi halkla ilişkiler bölümünde okuyor
114-DUYGU ÇETİN : Yüzüncü Yıl Üniversitesi sağlık meslek Yüksekokulu hemşirelik bölümü , Hemşire.
115-ÇAĞDAŞ ÇETİN: Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi , Yoğunbakım Ünitesi hekim
116-ÇAĞRI ÇETİN :Çukurova Üniversitesi İngilizce makina Mühendisliği , Öğrenci.
117-KURTULUŞ ÇETİN:Abant izzet baysal üniversitesi (İng. Biyoloji) Kolej de ingilizce öğretmeni
118-Cem Çağlar:mehmet oğlu 9 eylül üniversitesi ve anadolu üniversitesi iktisat mezunu
119-Zehra AYNACI Selçuk Üninersitesi Hukuk Fakültesi
120-Ali AYNACI Çukurova Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği
Köyümüzde kulanılan farklı bir sözcüklerde bulunmaktadır.örneğin
KÖYÜMÜZDE KULLANILAN SÖZCÜK ANLAMI
Ablah: Dolgun yüzlü.
Abu : Abla.
Abraş: Çirkin.
Acesler: Haberler. Ajanslar kelimesinin yöresel söyleniş şekli.
Afır : Ahır. Büyükbaş hayvan barınağı olarak yapılan yer.
Agubat: Avukat.
Ağartu : Yoğurt.
Ağırşak: El iğinin alt tarafındaki tekerlek.
Ağu : Zehir.
Aha : İşte.
Alaf: Kışlık hayvan yiyeceği.
Alav: Alev.
Alayı : Hepsi, tümü, tamamı.
Alma: Elma.
Altbaş : Aşağı mahalle.
Âleş : Bekle, dur.
Anadut: Üç dallı biçilen ot veya buğday sapını toplamaya yarayan metal veya ağaç tarım gereci.
Anca: Ancak.
Anışdırmak : Anlaşılması için dolaylı yoldan anlatmak.
Anşa: Ayşe.
Ağıl :Etrafı çalılarla veya çit örülerek çevrilmiş üzeri açık hayvan barınağı.
Ağırşak: Yün, iplik eğrilen iği ağırlaştırarak ipin dengeli olarak dönmesi için alt ucuna geçirilen ortası delik tahta parçası.
Ağu : Zehir.
Ahacuk: Aha. İşte.
Ahbap: Dost, arkadaş.
Amarat: Bir şeyi yapmak için kullanılan araç gerecin genel adı.
Angut : Kaz, anlayışsız.(argo)
Annak: Gözetleme yeri.
Arastak: Tavan dökmelerinin arası.
Argaç: Çul dokurken çözgü arasından geçirilen ip yumağı.
Arlanmak: Utanmak.
Aşu : Koyunların kime ait olduğunun kolay tanınabilmesi için sırtına sürülen boya.
Aşgana : Mutfak.
Aşurma: Büyük bakır kazan.
Ava : Abi, ağabey.
Avrat : Kadın.
Avuz: Memeli hayvanların doğumdan sonraki ilk sütü.
Ayakyolu: Tuvalet.
Ayıtmamak: Ayıklamak.
B
Balak: Kömüş(manda) yavrusu.
Badal : Merdiven basamağı
Badut : Fiğ, nohut, fasulye, bakla gibi bitkilerin tanelerinin bulunduğu kısım.
Bahca : Bahçe.
Bağne: Bana ne.
Baldırcan: Patlıcan
Basimet: Peksimet.
Bazlama: Sac ekmeği.
Bayahtan: Biraz önce.
Belertmek: Bakışlarını sertleştirerek kızarak bakmak.
Bellim: Bari anlamında kullanılan söz.
Behni :Hayvanlara saman ve yem verme yeri.
Beslek: Hizmetçi.
Beytambal: Ağır, uyuşuk.
Bıldır : Geçen sene.
Bıtırah : Dikenli ot.
Bıyıl: Bu yıl, bu sene.
Biçik: Yeni doğmuş sığır yavrusu.
Bidıhım: Bir parça.
Bidınnah : Çok az.
Bipasa: Sürekli.
Bipıtıh: Çok az miktarda.
Bidon : Plastik su kabı.
Bişi : Sacda yapılan ince lavaş gibi yağlı ekmek.
Biyol : Bir kere.
Boduç : Ağaçtan yapılan su kabı.
Bohça: İçine giysi konulan bez.
Bostan: Karpuz.
Boyna: Sürekli.
Boyunduruk:Kağnıyı çekmeleri için öküzlerin zelve ile bağlandığı kısım.
Boz: Ekilmemiş tarla.
Böcük : Böcek.
Böğün: Bugün.
Börtüme: Haşlama, az pişirme.
Buymak: Üşümek.
Buzoğu : Buzağı
Bük: Çalı veya diken topluluğu. Viraj.
Büğelek: Yaz aylarında hayvanları ısıran iri sinek.
Bürgün: Yarından sonraki gün.
Bürük: Kadınların başlarına geçirdiği örtü.
Büşürgeç: Sacda yapılan bişi, gatmer ve bazlamayı çevirmeye yarayan tahtadan yapılan mutfak gereci.
C
Cablama: Çatıda Kiremit altına çakılan ağaş parçası.
Cağ : Mutfakta bulaşık veya el yıkanan yer.
Cahal: Cahil.
Cahdetmek: Azmetmek.
Calaz: Mısır sapı.
Cavramak: Yalvarmak.
Cazu: Suratsız, geçimsiz ve kötülük yapan kadın.
Cerek : İnce uzun odun.
Cecim : Elle dokunan kilim.
Cedelleşmek: Ağız dalaşı yapmak, çekişmek.
Cember: Baş örtüsü.
Cemek :Övenderedeki saban çamuru sileceği.
Cente: Çanta.
Ceyran: Elektrik.
Cıbır : Çıplak. Fakir.
Cıldırmak: Oyunu bozmak.
Cındık Sitil: Küçük bakraç.
Cırcır : Fermuar.
Cızlah : Mısır unundan sac ekmeği.
Cılk : Bozuk.
Cılız : Zayıf
Cılmak: Oyun bozanlık etmek.
Cılga: Patika yol.
Cırgıt : Çekirge.
Cıvık : Şımarık.
Cızlak: Sac üzeinde yapılan mısır ekmeği.
Cibe : Çorap şişi.
Cimbi: Küçük üzüm salkımı.
Cimciklemek: Çimdik atmak.
Cini : Sarmısak dişi.
Cingan: Çingene.
Cipdümek: Tek hamlede kesmek.
Civek: Yaban üzümü.
Ciye : Ateşten sıçrayan kıvılcım.
Ciymak: Pençe.
Cuğul: Biçilip bağlanmış mısırın küçük parçalar halinde toplanmış şekli.
Cücük : Civciv.
Coruk : Zayıf
cızgısuz:çizgisi olmayan
Ç
Çakıldak: Koyun ve kuzuların yünlerine yapışıp daha sonra sertleşen kirler.
Çalduruk: Çelik oyununda çelik toplayıcının elinde tuttuğu ucu çalılı dal.
Çalhama: Yoğurt veya meyve ezmelerini sulandırıp karıştırarak yapılan içecek.
Çalu: Kurumuş dal parçaları, çalı.
Çandu : Duvar.
Çaput: Kumaş parçası.
Çardak: Salon.
Çaruk:Tek parça deriden yapılmış, eskiden giyilen bir çeşit ayakkabı.
Çatma: Eskiden üç adet ince sırığın bir uçlarının birlikte bağlanmasıyla yapılan çul dokumada kullanılan araç.
Çatmak: Yetişmek, arkasından gelmek.Sataşmak.
Çedene: Sakızlık ağacının meyvesi.
Çekişmek: Sözlü kavga etmak.
Çelpeşük: Karışık işler.
Çeppük : Alkış.
Çebiş : Keçi yavrusu. Oğlağın biraz büyüğü.
Çeğil: Tarlada bir araya toplanmış taş yığını.
Çenülemek: Köpeğin acı acı havlaması.
Çepil : Çok bilmiş kız çocuk.
Çeşte : Keçilerde rasgele kıl kesimi.
Çeten: Kağnıların üzerine konularak kemre(hayvan gübresi) veya toprak taşımaya yarayan tahtalar.
Çıkrık : Yün eğirmeye ve yünden ip yapmaya yarayan alet.
Çıtlak: Ateşten sıçrayan küçük kıvılcım.
Çıtıh : Kuş yakalamak için kurulan tuzak.
Çiğit : Fasülye tanesi, meyve çekirdeği.
Çilpi: Küçük çalılar.
Çimmek: Yıkanmak.
Çiparsız: Tipsiz.
Çirşef: Çirkef, edepsiz, terbiyesiz.
Çite: Örgü işlerinde kullanılan, milden büyük, şişten küçük araç.Çitil: Çabuk sinirlenen.
Çimmek: Yıkanmak.
Çohma: Havlama.
Çor: Çok tuzlu su.
Çördük: Yabani armut.
Çöğdürmek: Küçük çişini yapmak.
Çömelmek: Dizleri bükerek, ayak parmakları ucuna basıp oturmak.
Çöpür: Keçi kılı.
Çıkı : Bohça
Çul : Yünden yapılan el dokuması yere serilen ev eşyası.
Çuha: Keçeden yapılan çoban giysisi.
D
Dabah: Hayvanlarda görülen bulaşıcı hastalık, şap.
Dadanmak: Alışmak.
Dağum : Küçük meyveleri olan bir ağaç. (Dağumun meyvesi yenilir, patlanguçla atılır.)
Dahanah: Takıntı. Zayıf olan ders, bütünleme.
Dahlaşmak: Sataşmak, kızdırmak, dalga geçmek.
Dalmuh:Yaprak açmamış yeni ağaç sürgünü.
Daru : Mısır.
Dastar : Sofra bezi.
Davşan: Tavşan.
Dayak : Kağnının (öküz arabası) boşta dururken düz durmasını ve öküzlerin boynundaki yükün alınmasını sağlayan kazık.
Dekmük: Tekme.
Demin: Biraz önce.
Dene: Tane.
Deydaha: İşte orada.
Dığıl: Küçükbaş hayvanların yuvarlak dışkısı.
Dıkız: Sıkışık.
Dıllamak: Atmak, Fırlatmak.
Dımbıl: Küçük çocukların erkeklik organı.
Dınnah : Tırnak.
Dıtmuh : Tırmık.
Dillik edememek: Anlaşamamak.
Dilliksiz : Geçimsiz.
Dirgen: Biçilen otları toplamaya yarayan iki çatallı tarım gereci.
Don : Kilot.
Donuhma: Ağlayacak duruma gelme.
Dombalak: Takla.
Dömbelek: Darbuka.
Duncukmak: Çok ağlamaktan boğulacak gibi olmak.
Düğe: Bir iki yaşında dişi sığır.
Düğü: Bulgurdan ince yemeklik buğday.
Düğdü : Keserin çivi çakmaya yarayan tarafı.
Düğleme: Düğüm atma, bağlama.
Düğülcek: Dolu.
Düven: Eskiden harmanda buğday saplarını parçalamaya yarayan, at veya öküzlerle çekilen, üzerinde küçük çakmak taşları çakılmış kalın tahtadan yapılmış ilkel tarım aracı.
E
Ebem kuşağı: Gökkuşağı.
Ecücük : Azıcık.
Enselemek: Yakalamak, açığa çıkarmak.
Enteri : Gömlek, entari.
Enük : Köpek yavrusu.
Eğiş : Kül küreği.
Eğirmek: Yünü çıkrık ile ip haline getirmek.
Eğleş : Dur.
Eğrek: Hayvan toplanma yeri.
Elleham: Galiba.
Ellik : Ekin biçerken parmaklara takılır.
Emmi : Amca.
Emişik: Süt kardeş.
Eme : Hala.
En : Hayvanların tanınması için kulaklarına yapılan işaret.
En cin ilkin: İlk önce.
Enemek: Hayvanları iğdiş etmek, hadım etmek, kısırlaştırmak. Hayvanların kulağına kesilerek açılan işaret.
Erinmek:Tembellik edip, çalışma isteği olmaması.
Erük : Erik.
Erüşde(erişte): Evde yapılan makarna.
Essah : Gerçek
Esbap : Çamaşır.
Esirik: Deli, azgın.
Eşgere: Açıktan.
Evermek : Evlendirmek.
Evmek: Acele etmek.
Eyce : İyi, güzel.
Eyoğu : Kaburga.
F
Fare :Sıçan.
Farşa: Edepsiz kadın, fahişe.
Fehmetmemek:Farkedememek, iyi görememek.
Fene: Aşırı.
Fenikmek: Başı dönmek, şaşırmak.
Fesek : Ayı yavrusu.
Ferik : Civcivlikten çıkmış yumurtlama çağına gelmiş tavuk.
Fıraktı : Çit.
Fışkı : Dışkı.
Fığdırmak: Atmak.
Firengi: Ağaç direkleri yandan tutmaya yarayan direk.
Fisil : Küçük soğan.
Firek : Kilit.
Foltah : Bol.
Folluk: Tavuğun yumurtladığı yer.
Forata: Dedikodu.
Foruz : Horoz.
Fosul : Yumurtayı suda haşlama.
G
Gahışlamak: Bir kimseyi dövmeden gözdağı veremek.
Gahruk : Boğazdan zorla gelen kalın kaba tükrük.
Galuç: Orak.
Galuk: Evde kalmış kız.
Galtah: İffetsiz, ahlaksız kadın. Kaltak(argo)
Gamaşuk: Uyuşuk.
Gancık: Dişi, kalleş(argo).
Ganırtmak: Zorlayarak esnetmek.
Garannuh: Karanlık.
Garametli: Talihsiz, bahtsız.
Garsalamak: Sebzeleri azcık kızartmak.
Gasevet: Keder, üzüntü.
Gaşmer: Maskara, soytarı, komiklik yapan.
Gatıh : Ayran.
Gatiyen: Asla, kesinlikle, kati suretle.
Gatuğaz:Kaba, anlayışsız, inatçı.
Gavil: İddia.
Gavur: Kafir.
Gaybet: Gıybet.
Gayde: Ritim.
Gayfe : Kahve.
Gayım : Sıkı, sağlam.
Gayiş: Kemer.
Gayfaltu : Kahvaltı.
Gaznevür: Eski, külüstür.
Gazuh: Kazık.
Gebermek: Ölmek.
Geğeslemek: Yumurtası gelen tavukların folluk çevresinde dolaşarak ses çıkarması.
Gelberi: Tığ makinaının altından buğday çekilen alet.
Geleğu : Büyük fare.
Gercük : Şımarık.
Germücek: El değirmeninin ortasına iki taşın arasına konulan, taşların sürtünmesini önleyen küçük tahta parçası.
Gıbal: Görünüş, yüz, çehre.
Gıdık: Küçük sepet.
Gınnata: İnce çalgı. Klarnetin diğer adı.
Gılıç: Çul dokumada kullanılan araç.
Gılıf: Kın.
Gırklık: Koyun kırkma makası.
Gısırık: Kapı veya pencere biraz açık.
Gısrak : Dişi at.
Gısmuk: Cimri.
Gıpınmak: Hızlı koşmak.
Gıpuh : Tek gözünü yumarak bakan kimse.
Gıt : Yetersiz.
Gıymuh:Odunların küçük parçası.
Gıynah: Ceviz içinin yarısı.
Gidişmek: Kaşınmak.
Girebi : Diken ve çalı kesmeye yarayan uzunsaplı ucu eğri küçük balta.
Gilik : Küçük pide.
Gişi (kişi): Herif, koca, eş.
Gocağşi : İhtiyar. Koca ve kişi kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur.
Gofalmak: Kendinden bahsedilirken övünmek.
Golarmak: Vurur gibi yapmak, korkutmak.
Golyasar: Koyulhisar
Gorsak : Fırın değneği.
Gocunma: Alınma, kızınma.
Godaklamak: Tavuk veya horozun gagasıyla vurması.
Gopça: Düğme.
Gosdil: Patates.
Gotur : Aşırı derecede kirli.
Govazah: Kapı veya pencerenin yarı açık olması.
Goyvermek: Bırakmak.
Göcek: Köşe.
Göceklik: Ocak başı.
Gökrem: Görkem.
Gödük: Hayvanlara yem vermek için kullanılan ahşap kap.
Göresimek: Özlemek.
Göynek : Gömlek, atlet.
Gözer : Büyük kalbur(halbur).
Gözleşmek:Biriyle zıt gitmek, inatlaşmak.
Gubat: Kaba.
Gubaşık: Birleşik, beraber.
Güçcük : Küçük.
Güdül : Mısır ekmeği.
Güdek: Kısa.
Güdel: Pekmez tavası karıştırmaya yarayan tahta parçası.
Gülk: Kuluçka.
Güyoğu: Damat.
Gubarmak: Göğsü kabarmak, gururlanmak.
Guguk: Bir kuş türü.
Günülemek:Kıskanmak.
Günnükçü : Yevmiye ile çalışan işçi.
Gürpedene: aniden, birdenbire.
H
Habire: Şimdi, hemen.
Hağbe : Heybe.
Hadıca: Hatice.
Hakkadden: Hakikaten.
Halbur: Buğday ve mısır gibi tahılları elemekte ve temizlemekte kullanılan bir çeşit elek.
Halva: Helva.
Hamamlık: Evde odanın köşesinde banyo yapmak için yapılan küçük bölüm.
Harar: Elde dokunan büyük çuval.
Hark: Su yolu.
Hasuda : Nişasta ile yapılmış bir tür yemek çeşidi. Muhallebi.
Hatıl: Taş duvarın üzerine konulan kalın kalas.
Havut : Çeşme yalağı.
Havzal : Kalın saman.
Havas: Heves, istek.
Hayat: Duvarları taş veya tuğladan yapılmış küçükbaş hayvan barınağı.
Hayva: Ayva.
Hazetmek: Sevmek.
He : Evet.
Hedik: Haşlanmış mısır.
Heküğe: Su yolu.
Helâ : Tuvalet.
Helbet: Elbette.
Helle : Un çorbası.
Helik: Küçük taş parçaları.
Herif : Evli kadınların eşlerine hitap şekli. Erkek, bey.
Helvani: Eskiden içerisinde helva yapılan tencere.
Hetelek: Aceleci.
Heğ : Büyük sepet.
Herek : Fasülye sırığı.
Herif: Koca, eş.
Herk : Sürülmüş tarla.
Heyiklemek : Gözetlemek.
Hezen : Ahşap yapıda kullanılan uzun ağaç.
Hımbıl : Uyuşuk.
Hışır : Eski, hurda.
Hohucuk: Çocukların, varlığı ile korkutulduğu hayal ürünü varlık, hayalet.
Hopallanmak: Büyümek. Yürüyecek hale gelmek.
Horu: Hayvan otlatılmaması istenilen araziye sahibi tarafından dikilen ağaç dalı.
Horunmak: Savunmak, korunmak.
Höllük: Eskiden çocukların altına konulan elenmiş toprak.
Huğ : Kamıştan veya saz otundan yapılan küçükbaş hayvan barınağı.
I
Ihbal: Talih, şans.
Iğruplu : Düzenbaz.
Iraf : Raf.
Iramazan : Ramazan.
Irgalamak:Sağa, sola sallamak.
Irız : Namus.
Iruploğu: Tahıl ölçme aracı.
Işmar : İşaret etmek, çeşitli hareketlerle uyarmak.
Işgın: Ağaç sürgünü, şıvgın.
İ - J
İbram: ibrahim.
İdare : Eskiden kullanılan lamba.
İleçber: Çiftçi.
İlezir : Rezil, kötü.
İlenger: Derin olmayanyemek kabı.
İlif: Kese.
İlistir: Delikli madeni süzgeç.
İskembi: Sandalye
İsmariş: Sipariş.
İssot: Biber.
İstida: Dilekçe.
İşgillenmek: Kuşkulanmak.
İşkefe : Yufka.
İşmar : Göz kırpmak, işaret etmek.
İtüzümü: Böğürtlen.
İtdirseği: Arpacık.
İzinname: Resmi izin belgesi. Nikah belgesi.
K
Kalak : Dağum ağacının budaksız olan 2-
Kaltak : At eyerine benzeyen oturak.
Karametli: Çileli.
Kaşmer: Utanmaz, arsız.
Katmer: Hamurun yağlanarak sacda pişirilmesi şeklinde yapılan yiyecek.
Kelik : Eski ayakkabı.
Keltek : Eski ayakkabı.
Kef :Yemeğin üzerinde oluşan tabaka.
Kelem: Lahana.
Kemre:Hayvan dışkısı.
Keğük: Otları ve buğday saplarını deste yapmaya, uzak dalları çekmeye yarayan "V" şeklindeki ağaç dalı.
Keh : Uçurum.
Kem : Ot veya buğday destesini bağlamak için ot veya buğdaydan yapılan bağ.
Kenef : Tuvalet.
Kertük: Çentik.
Kesek : Parça
Kesmük: Meyve yenince atılan kısmı. Kalın saman. İzmarit.
Kevük : Buğday saplarını deste yapmaya yarayan alet.
Keşik : Sıra.
Kezyarma: Koyun veya keçilerin iki yıl üst üste yavrulamayanı.
Kıpınmak : Çok hızlı koşmaya başlamak.
Kırık : Eşek.
Kısmık: Cimri.
Kısırık: Aralık, mesafe.
Kip : Sağlam.
Kiren : Kızılcık
Kirkit: Halı dokumada kullanılan küçük alet.
Kirtik : Küçük sabun.
Kolukızıl: Yerpancarı, pirpirim.
Koyungözü: Papatya.
Köfne: Eskimiş, yıpranmış.
Köftere: Tarlanın içinde açılan su kanalı.
Kölük : Yoz koyun. Kuyruğu çok iri, doğurmamış koyun.
Köp: Kağnı arabasında öküz bağlanan yerin arkasındaki kalın tahta kısım.
Körsü : Köstebek.
Kösüre: Bıçak ve balta bilemeye yarayan yuvarlak taş.
Kötek : Sopa.
Kömüş: Manda.
Kösüre: Kesici aletleri bilemeye yarayan yuvarlak taş.
Kövrek: Mısırın taneleri dökülünce geride kalan kısmı.
Kundak: Bebeğin sarıldığı bez.
Kücüipi: Biraz kalınca iplik.
Küfük : İçi boş.
Künde: Her gün.
Küskü: Sopa, büyük değnek.
Külek : Ağaçtan yapılmış tereyağı kabı.
Külüstür: Eski.
L
Lâlek : Leylek.
Lağum : Dinamit.
Lığırt: Çok sulu çamur.
Lime: Tuğla.
Löküs : Gazyağı veya tüpgazla yanan aydınlatma aracı.
M
Mabal : Vebal.
Manguba: Dedikodu.
Mada : İştah.
Mahana : Bahane, sebep.
Mahat : Divan.
Mahsustan: Şakacıktan.
Mamür: Memur.
Mantu: Bıçağın sap takılmamış hali.
Mapisane: Hapishane.
Mazu : Kağnıda tekerleğin bağlı olduğu kısım.
Mehel: Münasip, uygun.
Mehelsimemek:Önemsememek.
Meğel : Çapa.
Memesük: Uyuşuk. Girişken olmayan.
Mendebur: Uğursuz;hayırsız.
Menevşe: Menekşe.
Meroğulcan: Tarla kenarlarında yetişen, yaklaşık
Mesoğu : Laf taşıyarak şikayet etmek. Dedikodu yapmak.
Meşagget: Uğraşı, çaba, sıkışık.
Meymenetsüz: Hayırsız, vafasız, uğursuz, suratsız.
Mıh : Çivi.
Mırıh : İnce saman tozu.
Mısmıl : İyi, düzgün.
Mıymıntı: Elinden iş gelmeyen, uyuşuk
Mızıkçı: Oyun bozan.
Mintan : Gömlek.
Mimbar : Hayvanın kalın bağırsağı.
Mitil: Yüzsüz yorgan.
Molleli: İlkbaharda ağacın taze dalındanın yaklaşık 5-
Mondula: Hayvanların yazın konulduğu etrafı çevrili aln.
Mudara: Sağlam ve dayanıklı olmayan, eğreti.
Mudul : Öğenderenin sivri ucu
Muhkem : Sıkı, sağlam.
Muhayet ol: Sahip çık.
Mungariz: İşe yaramaz.
Muşavaralı: Danışıklı.
Muşmu: Yumruk.
Müceret: Kesinlikle.
Müstamel: Kullanılmış, ikinci el.
Müstehak: Layık.
Müzevir : Laf taşıyan, ispiyoncu, ara bozan.
N
Nacah:Küçük balta.
Nahıt : Ne vakit veya ne zaman anlamında kullanılır.
Namazloğu: Seccade.
Nasibetsiz: Yersiz hareket eden.
Netame: Kötü olan şey.
Niza: Ağız dalaşı, çekiş.
O
Oğlak : Keçi yavrusu.
Ok: Kağnı arabasında boyunduruğun bağlandığı ön kısım.
Okuntu: Davetiye.
Oluh : Çeşmede su akan boru.
Omuzluk: Çatılarda kullanılan uzun ağaç.
Oncacuh: Çok az miktarda.
Oyulgamak: İlimek, kabaca dikmek.
Ö
Ödütlemek: Hayvanları sağarken sütün memeye inmesini sağmak.
Öğendere: Öküzleri hareket ettirmek için kullanılan uzun ve ince sopa.
Öğlelik: Öğle yemeği.
Öğürsemek: İneklerin boğa isteme dönemi.
Öğsöğü: Yanmış odun.
Önmek : Takip etmek.
Örme: Elle örülerek yapılmış kalın ip.
Örük : Hayvanların otlaması için bağlandığı uzun yular.
Ötegeçe: Derenin, ırmağın karşısı.
Ötürük: İshal, amel.
P - R
Pahla: Bakla.
Pahlava: Baklava.
Pakit: Paket.
Palan: Semer veya kaltak bağı.
Palla: koş.
Palike: Fabrika.
Panga: banka.
Pangonot: Banknot, kağıt para.
Patıramba: Kavga, gürültü.
Papuç: Ayakkabı.
Papuçluk: Eskiden merdivenlerin yanında ayakkabı konulan ayakkabılık.
Partal: Palavra. Çok eski kumaş.
Pasa: Devamlı.
Patlanguç: Genellikle ceviz dalından yapılan, ortasındaki deliğe dağum tıkanan ve deliğinden ucu taşa vurularak inceltilmiş dal parçası itilerek hava sıkışması ile çalışan basit oyuncak.
Perçem: Saçın alna dökülen kısmı.
Pırtı : Elbiselik kumaş.
Pıtlak: Patlamış mısır.
Pinnik: Kümes.
Pirpirim: Semizotu.
Pisik : Kedi.
Pelver: Salça.
Perçem: Saçın alna dökülen kısmı.
Peşkir: Havlu.
Potin: Bot.
Potpot: Motosiklet.
Portekel: Portakal.
Pöğrek: Betondan yapılan su borusu.
Pucalamak: Saçmalamak.
Pul : Düğme.
Punar: Çeşme.
Puşta: Tahta biçilirken dışta kalan kısmı.
Pünçek: Ağaçların ince kökleri.
Pür: İğne yapraklı ağaçların yaprağı.
Püsküt: Bisküvi.
S
Sacyak: Genellikle üç ayaklı, ateş yakıldığı zaman üzerine tava, sac konulan mutfak gereci.
Sadır: İdrar.
Sahu : Ceket.
Sağdıç: Damadın arkadaşı.
Sağın: Sağılan inek.
Salahana: Çok gezip tembellik yapan.
Sasuh : Tuzsuz.
Sahan : Tabak
Sahtiyen: Ayakkabı yapımında kullanılan işlenmiş deri.
Samurtlamak: Hayal görmek.
Sapah: Yol ayrımı.
Sarsuh: Gereksiz konuşan.
Savak: Suyun ayrıldığı yer.
Sayvan : Bağ, bahçe beklenek için yapılan küçük kulübe.
Saymi : Sahimi, gerçekmi.
Septürük: Küçük çiş.
Sef: Yanlış.
Seğirtmek: Koşmak.
Sele: Yayvan sepet.
Semer : Eşeklerin sırtına konulan yük koymaya yarayan nesne.
Sepet : Gıdık.
Sıracalı: Aksi, inatçı.
Sıçan: Fare.
Sıvaz: Sivas.
Sıyırgu: Eskiden düvenle dövülmüş ekin saplarını toplamaya yarayan alet.
Siftah: İlk.
Siğnenmek: Saklanmak.
Sille : Tokat.
Simsim: Yavaş hareket eden, uyuşuk.
Sinor : Tarla sınırı.
Sini : Büyük tepsi
Sitil : Kova
Sohu : Dibek.
Sohranmak: Kızmak, söylenmek.
Soluğan: Nefes darlığı olan.
Sorutmak: Ayakta durmak.
Somurtmak : Küsmek, surat asmak.
Sömek: Mısır koçanı
Sönge: Fırın süpürgesi.
Sufra: Sofra
Süflü : Pasaklı.
Süksün: Ense.
Sümsük: Pisboğaz, her şeyi isteyen.
Sünepe : Kılıksız ve uyuşuk, sümsük.
Sürtük : Gereksiz yere çok gezen.
Sülük: Salyangoz.
Süngüt: Çaydanlık ve su kaynatılan kapların içini kaplayan tortu tabakası.
Ş
Şalak: Fazla olgunlaşmış, içi geçmiş kavun.
Şamar: Tokat.
Şantaf: Gösteriş.
Şeer : Şehir.
Şefdelü: Şeftali.
Şelbet: Şerbet.
Şikar : Bulunmaz.
Şikirsiz: Şekilsiz, tipsiz.
Şilte : Döşek yaparken içine yün konulan kumaş.
Şimcik: Hemen şimdi.
Şinik : Tahıl ölçmeye yarayan 8 kadan kaybolmak.
Şoyannı: Şu taraf.
T
Tabiyetsiz: Terbiyesiz, huysuz.
Tafra : Çalım, kaba davranış.
Tamatis: Domates.
Tapan: Tarlaya tohum ekince örtmesi ve tezekleri kıtması için kullanılan T şeklinde ağaçtan yapılan basit tarım aleti.
Tapul: Biçilmiş otların destelenmiş hali.
Tavatur: Çok iyi, güzel, mükemmel.
Tebelleş olmak: Sataşmak.
Tekir : Tekerlek.
Tellik : Bere.
Temellü : Tamamen.
Tentene: Dantel.
Terpoş : Bakır tabak.
Terek : Raf
Terik : Sincap.
Terki : Atın eğerinin arkası.
Tevek: Yaban üzümü.
Tevellüt: Doğum tarihi.
Tevür: Türlü, çeşitli.
Tezikmek: Hayvanların ürkmesi.
Tikân: Dükkan.
Tille: Yük hayvanlarının yükünü bağlamaya yarayan ip.
Tiritlemek: İhtiyarlamak.
Tirki : İçinde keş ezilen ve tereyağı yıkanan ağaçtan yapılmış kap.
Tohat: Tokat.
Tohdur: Doktor.Tohdur: Doktor.
Tokaç: Yün, halı veya kilim yıkarken kullanılan, çamaşırlara vurmaya yarayan ağaçtan yapılmış sopa.
Toklu: Beş altı aylık kuzu.
Tombul : Yuvarlak.
Tosbağa: Kablumbağa.
Tökezimek: Ayağı dolaşmak.
Tömek : Ahırda gübre atılan delik.
Töremek: Çoğalmak.
Tösmek: Kalın ve kısa ağaç parşası.
Tumman: Şalvar.
Tükencelik: Bir işi bitirince, iş bittiği için yenilen yemek.
Tülek: Yoluk. Kuş tüyü.
U
Ubruh: İbrik.
Uçkur : Don lastiği yerine kullanılan bağlama ipi.
Uğmak:Yanacak derecede kızarmak.
Uğra: Ekmek yaparken hamurun yapışmaması için kullanılan un.
Umuk: Ilık, soğuk olmayan.
Urba : Elbise.
Uruşfat : Rüşvet.
Ü
Üçgül: Yoncaya benzeyen bir ot.
Üflük : Dilin yardımıyla ağızdan çıkarılan melodik sesler.
Üğüç: Ardıç ağacının meyvesi.
Üsüyün: Hüseyin.
Üst baş : Yukarı mahalle.
Ürüsvay : Rezil, kepaze.
Ürmek: Havlamak.
Üyez: Yazın insanları rahatsız eden küçük sinek.
V
Variyetli: Varlıklı, zengin.
Velvele: Gürültü, yaygara.
Vezek: Pijama etek gibi giysilerin lastik takılan yeri.
Y
Yağannı: Sırt, bel.
Yamalık : Yırtılan giysilerin yırtılan yerine eklenen kumaş parçası.
Yal : Köpeklere ve ineklere sıcak su ve kepek karıştırılarak yapılan yiyecek.
Yalak: Çeşmede hayvanların su içtiği yer, havut.
Yalaş: Mısır unundan yapılan bulamaç.
Yallık: Çocuk önlüğü.
Yaloğuş: Yağcılık yapan. Herkese şirin gözükmeye çalışan.
Yağrık: Üzerinde odun kesilen kütük.
Yanır : Kir birikintisi.
Yarenlik: Şaka.
Yarmaça: Kalın ağacın yarılmasıyla elde edilen odun.
Yassu: Yatsı.
Yaygara: Dedikodu.
Yayhamak: Yıkamak.
Yazu : Arazi.
Yağannı: Sırtın sağ sol tarafı.
Yağrık :Üzerinde odun kesmeye yarayan kalın ağaç parçası.
Yağnış: Yanlış.
Yarımağız: isteksiz.
Yaşmak: Yazma, baş örtüsü. Yeni gelinin büyüklerin yanında konuşmaması.
Yeltenmek:Bir işe girişmek, niyetlenmek.
Yennemek: Dişi hayvanların yavrulamaya yakın zamanı.
Yeğinik: Hafif.
Yemişen: Küçük kırmızı meyveleri olan bitki. (Patlanguçla yemişen veya dağum atılırdı.)
Yenicük: Sakızlık ağacının 15-
Yeygü: Hayvan yiyeceği.
Yımırta: Yumurta.
Yiti : Sert, fazla, koyu.
Yoha: Derin olmayan.
Yonga: Ağaçtan yarılarak yapılan, kiremit yerine çatıları örtmye yarayan küçük parçalar.
Yoz : Kısır koyun.
Yunnak: Yıkanma yeri.
Yumak: Yıkamak.
Yüklü: Hamile.
Yüklük: Yatak, yorgan dolabı.
Yülemek: Kesici aletlerin ağzını kösüre, masat veya eğe ile keskinletmek.
Yüzellikotu: Nazar değmesine karşı kullanılan bir çeşit ot. Güzellik otu.
Z
Zabağnan : Sabahleyin.
Zağar: Köpek.
Zahra: Zahirenin yöresel söylenişi. Kışlık tahıl.
Zavrak: Salatalık. Hıyar.
Zavzu : Sebze.
Zebellah: Büyük.
Zeklenmek: Taklit etmek.
Zelve: Öküzü boyunduruğa bağlamaya yarayan eğri odundan yapılan kısmı.
Zelzele: Deprem.
Zerze: Kapı kilidi.
Zevzek: Şımarık. Seviyesiz hareket eden.
Zıbarmak: Gebermek, ölmek, uyumak, sızmak.
Zıranta: İri yapılı.
Zırnık: Çok az miktar.
Zırtaboz: Kendini beğenmiş.
Zıkkım:İstemeden zoraki olarak verilen bir şey için söylenir.
Zipçi: Yaş ağaç dalının kabuğundan yapılan düdük.
Zirzop: Delice hareket eden.
Zobu: Kaba insan.
Zoğal : Kızılcık.
Köyümüzde eskiden bugün kullandığımız ay adları kullanılmıyordu. Eskiden kullanılan ay adları ve bugün kullanılan karşılıkları aşağıya çıkartılmıştır.
1. Zemheri: Ocak
2. Gücük: Şubat
3. Mart: Mart
4. Abrul: Nisan
5. Mayıs: Mayıs
6. Kiraz: Haziran
7. Orak: Temmuz
8. Ağustos: Ağustos
9. İlkgüz: Eylül
10. Ortagüz: Ekim
11. Songüz: Kasım
12. Karakış: Aralık
BİLMECELER
Altı mermer üstü mermer, içinde bir gelin oynar. (Dil)
Akşam kapanır, sabah açılır. (Perde)
Ağzı açık alamet, içi kızıl kıyamet. (Fırın)
Alaca bulaca, çıkar gider ağaca. (Fasulye)
Altı tahta üstü tahta; içinde bir kara kahpe. (Kaplumbağa)
Altın tas, gümüş tas, birini kaldır birini bas. (Güneş-Ay)
Aslan gibi bıyıklı, arşın gibi ayaklı. (Arpa)
Aşağıdan gelir laleli gelin, eli ayağı kınalı gelin, Arapça söyler, dili bilinmez, akça giyinmiş donu bilinmez. (Leylek)
Ateşe girer yanmaz, suya girer ıslanmaz. (Güneş)
Atlayarak yürür, patlayarak ölür. (Pire)
Benim bir halbur cücüğüm var, akşam atar sabah toplarım. (Yıldız)
Benim bir tas yoğurdum var, yarısı ak yarısı kara. (Gündüz-Gece)
Benim iki kızım var, biri oturur biri kalkar. (Terazi)
Bir acayip nesne gördüm, ağzı var dili yok, daima yediği odun, vücudunda kanı yok. (Soba)
Bir vururum bin dökülür. (Elek)
Bir küçük minare, cümle alem donana. (iğne)
Bir küçüçük kumbara, ekin taşır ambara. (Kaşık)
Bize bir kadı geldi; dünyanın tadı geldi. (Tuz)
Çekerim ip gibi, gelir küp gibi. (Kabak)
Çık çıkı hamam, kubbesi tamam, bir gelin aldım babası imam. (Saat)
Çıkmış bir ali makama, Şeyh misali zikr eder,toplanmış başına cümle alem,hepside şükreder.(Soba)
Çıldır çulsuz, baldırı kılsız, başı sarı, sarıksız; bıyıklı hırsız. (Fare)
Dağa gider seslenir, eve gelir yaslanır.(Balta)
Dağa varır yazılır, eve gelir büzülür (Urgan)
Dağdan gelir dak gibi, kolları budak gibi, eğilir su içer, böğürür oğlak gibi (Kağnı Arabası)
Dağdan gelir takla makla, aman abla beni sakla.(Ayı)
Dağdan gelir taştan gelir, bir kükremiş arslan gelir. (Sel)
Dağdan gelir sekerek, kuru üzüm dökerek. (Keçi)
Dağdan kestim, kulağından astım. (Kapı)
Dal üstünde kitli sandık. (Ceviz)
Dam ardında gülburnu dikeni (Horoz)
Dam üstünde darı oynar, döner döner yine oynar. (Dolu)
Dam üstünde takır tukur, sandım kızlar kilim dokur. (Yağmur)
Dam başında kadı gibi, göğe çıkar cadı gibi. (Baca)
Dere geçmez, su içmez. (Karınca)
Dut ağacıda oyarlar, içine badem koyarlar, ağlama yavrum ağlama, gelir kulağını burarlar. (Saz)
El kadar mezar, dünyayı gezer. (Ayakkabı)
Elsiz ayaksız, kapı açar. (Rüzgar)
Ele sığar ambara sığmaz. (Öğendere)
Eştim eştim kum çıktı, kumun altı su çıktı, bıldırki ölen oğlan, bu yılda yaza çıktı. (Sinek)
Eti haram sütü helal. (Arı)
Ey bulutlar bulutlar, Yusufu yedi kurtlar. Ben bir şekil kuş gördüm. Tepesinden yumurtlar.(Buğday)
Ezan okur, namaz kılmaz; karı alır, nikah kıymaz. (Horoz)
Fırın içinde kürek. (Dil)
Fukara atar, zengin cebine sokar. (Sümük)
Gece olur dizilir; gündüz olur silinir. (Yıldız)
Gece yer olur, gündüz duvar olur. (Yatak)
Gökte açık pencere, kalaylı bir tencere. (Ay)
Gökte gördüm bir köprü, rengi var yedi türlü. (Gökkuşağı)
Hanım içerde sacı dışarda. (Mısır)
Helemez, hülemez, ocak başına gelemez. (Yağ Küleği)
Het dedim, hüt dedim, geç oraya yat dedim. (Köpek)
Hey hindirir hindirir; ağaları attan indirir. (Sidik)
Hey milidi milidi, dış kapının kilidi, dün gece bize gelen kimidi? (Misafir)
İçi taş dışı taş, ha dolaş ha dolaş. (Minare)
Kalburda durmaz, onsuz olunmaz. (Su)
Kapıları açar kapatmadan kaçar. (Rüzgar)
Kara tavuk karnı yarık. (Baca)
Kara taşı var, çulu yok. (Soba)
Karşıdan baktım bir taş, yanına vardım dört ayak bir baş. (Kaplumbağa)
Kat kat katmer değil, yenir ama elma değil. (Soğan)
Kat kat döşek, bunu bilmeyen eşek. (Kelem)
Kilitli kapıdan girer bir hırsız. (Güneş)
Kulağını büktükçe ağzı sulanır. (Musluk)
Küçücük kuşlar kendi yemez ele bağışlar. (Arı)
Masal masal mes atar, iki sıcan kıç atar, biri dereye, biri tepeye gider. (Sel-Yel)
Mendile koyulmaz, tadına doyulmaz. (Uyku)
Mini mini kuşlar her yeri taşlar. (Dolu)
Molla başlı kadın saçlı. (Soğan)
Nar tanesi nur tanesi, dünyanın bir tanesi. (Güneş)
O yanı kaya, bu yanı kaya, içinde sarı maya. (Yumurta)
Ocak başından beri gelmez. (İbrik)
Ocakta otman, bacada batman, suda Süleyman. (Çörek-Loğtaşı-Balık)
Ot yer kan işer. (Çay)
Otuz iki hacılar, birbirine gıcılar. (Diş)
Parmağı var, canı yok; damarı var kanı yok. (Eldiven)
Sabah sabah elimi öper. (Havlu)
Sarı öküz yattı kalkmaz, kara öküz gitti gelmez. (Köz-Duman)
Şekere benzer, tadı yok; gökte uçar, kanadı yok. (Kar)
Tam ardında teke bağlı, boynuzları köke bağlı. (Kabak)
Tarlada biter, makina büker, sabah akşam yüzümü öper. (Havlu)
Taştandır demirdendir, yediği hamurdandır, dünya alemi doyurur, kendisi doymayandır.(Değirmen)
Tıngır elek, tıngır saç; elin hamur, karnın aç. (Oruç)
Üstü çayır, biçilir; altı çeşme, içilir. (Koyun)
Üstü tahta altı taş, sekiz bacak iki baş. (Öküz-Döven)
Yarım kaşık, duvara yapışık. (Kulak)
Yedi delikli tokmak, bunu bilmeyen ahmak. (Baş)
Yer altında dedem başı. (Turp)
Yer altında kırmızı kazık. (Havuç)
Yer altında bir gelin gider. (Kara saban)
Yer altında püsküllü derviş. (Pırasa)
Yerde gezer, yedi gelinden güzel. (Saban Demiri)
Yol altına saç koydum, geleni gideni aç koydum. (Oruç)
Yol üstünde yağlı kayış. (Yılan)
Yol üstünde ağzı kara. (Fırın)
Yol üstünde kilitli sandık. (Mezar)
Zenginin elinde, fukaranın dilinde. (Para)
NİNNİLERİMİZ
Pisi pisi mav dedi
Bir kaşıcık yağ dedi
Yağ olmazsa bal olsun
Benim yavrum sağ olsun.
Dandini dan kuşu
Çalılıktır yuvası
Mama getir babası
Halka şeker parası
Dandini dandini danadan
Eksilmesin aradan
Bağışlasın yaradan
Bir ay doğmuş anadan
Dandini dandini dastana
Danalar girdi bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı.
Lahanayı yemez kökünü yer
Bazen ziftin bekini yer
Uyusunda büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni.
Dandini dandini dan ister
Benden bir bostan ister
Altına etmiş don ister
Nenni nenni yavrum nenni.
Oğlum oğlum at oğlum
Beyaz ipek sat oğlum
Kızlar dokusun onu
Sen üstünde yat oğlum.
Kızım kızım ak kızım
Çık kapıdan bak kızım
O beyaz tombul ele
Elvan kına yak kızım.
Kızım kızım nen eder
Samur saç gel gel eder
Kızım çıkmış pencereden
Babasına el eder.
Kızım şehla bakışlı
Gögsü elvan nakışlı
Bahçede gül içinde
Ceylan gibi sekişli.
Ninni ninni ninnisine
Yavrum gider teyzesine
Teyzesi bir hatun kadın
Gül doldurur çevresine ninni.
Dandini dandini dan olur
Ayvalar bahçede ham olur
Kızım çıkma kapıya
Beyler görür kan olur ninni.
Hu hu hu hu hu Allah
Sen uykular ver Allah
Yavrum uyur inşallah
Uyusun yavrum ninni.
Hu derim hu hu der Allah
Sen uykular ver Allah
Oğlum büyük inşallah
Uyusunda büyüsün ninni.
Ninni yavrum ninni ninni
Ninni oğlum ninni ninni
Ninni gızım ninni ninni.
Ninni yavrum ninni ninni
Ninni oğlum ninni ninni
Ninni gızım ninni ninni.
Ninni ninni uyu nenni
Ninni ninni büyü nenni
Ninni ninni yürü nenni.
Uyu benim yavrum nenni
Uyu benim oğlum nenni
Uyu benim gızım nenni.
Uyu yavrum uyu nenni
Uyu oğlum uyu nenni
Uyu gızım uyu nenni
Yeminler
Dinime imanıma...
Ekmek çarpsın ki...
Ellerim kırılsın.
Gençlimin hayrını görmeyeyim.
Kitap gözüme.
Mabalın günahın boynuma.
Namet gözüme.
Namet çarpsın ki...
Batıl İnanışlar
Birçok yerde olduğu gibi yöremizde de dini inançlarla hiçbir ilgisi bulunmayan batıl inançlar vardır. Bu inançların dinle herhangi bir bağlantısı olmasa da bu inançlar kültür öğesi olarak kabul edilebilir.
Köyümüzde inanılan bazı batıl inançlar şunlardır:
Akşam ıslık çalmak şeytana davettir.
Ayağının altı kaşınana yolculuk görülür.
Baykuş öten evden cenaze çıkar.
Çaydan kalın çay çöpü çıkarsa misafir gelir.
Çocuğun üstünden hoplarsan boyu kısa olur.
Çocuk sürünürse misafir gelir.
Çok esneyene nazar değmiştir.
Eşiğe oturanın nasibi kesilir.
Gece sakız çiğneyen ölü eti çiğner.
Gece tırnak kesilmez.
İtlerin gece uluması uğursuzluk sayılır.
Kazan dibi yalayanın düğününde kar yağar.
Kedi yalanırsa misafir gelir.
Kulak çınlarsa, bir yerde o kişinin ismi anılmıştır.
Kurbağaya ellersen elinde siğil çıkar.
Sacyağın ayakları yukarı gelecek şekilde yere konulursa düşmanlar ayaklanır.
Sağ elin avuç içi kaşınırsa para gelir.
Sol elin avuç içi kaşınırsa para çıkar.
Yemek tabağının dibini temiz sıyırırsan nişanlın güzel olur.
Yıldız kayarken dilek tutarsan, dileğin kabul olur.
Köyümüzde Halk Hekimliği
Yöremizde eskiden herhangi bir hastalığa yakalanıldığı zaman hemen doktora gidilmez, yöresel tedavi yöntemleri uygulanmaya çalışılırmış. Tedavi bazan bitkilerle, bazan kurşun dökülerek, bazen avsunlattırılarak, bazan da nuska yazdırılarak denenirmiş. Hasta eğer iyileşmezse son çare olarak doktora gidilirmiş. Aşağıda bazı örnekleri verilen yöresel tedavi yöntemleri bugün çoğunlukla terkedilmiş olup kesinlikle denenmemelidir.
Köyümüzde eskiden kullanılmakta olan halk hekimliği örnekleri:
Çıbanların olgunlaşması için lahana yaprağı ısıtılarak yara üzerine sarılır.
Çıbanların olgunlaşması için üzerine lokum sarılır.
Çıbanların olgunlaşması için üzerine közde pişirilen soğan sarılır.
Mide ve karın ağrısı için sıcak şerbet içilir.
Çocukları hava çalarsa, çökelik suyu ile çocuk banyo yaptırılır.
Karın ağrısına ebegümeci iyi gelir.
Kanayan yere çaput yakılarak bağlanır veya tütün basılır.
Yanıklara gazyağı sürülür.
Elde oluşan çatlaklara karasakız veya çamsakızı sürülür.
Altını ıslatan küçük çocuklara tavşan pisliği yedirilir.
Kırık ve çıkıklar kuru üzüm dövülerek sarılır.
Ağrılara ve şişkinliklere balmumu ve bal sürülmüş muşamba sarılır.
Ağrıyan bel ve bacaklara koyun postu sarılır.
Kanlı çıbanlar sülüğe emdirilir.
Demroğu olan kısımın çevresi kopya kalemi ile çizilir.
Karın ağrısı için ıhlamur ve kekik kaynatılarak içilir.
Köpek ısırdığında, ısıran köpeğin tüyü alınarak yaranın üzerine sarılır.
Deniz suyu içerin tükrüğü yaralara iyi gelir.
Kurşun dökmek: Nazar değmesi için kurşunla tereyağı birlikte eritilerek soğuk suyun içerisine dökülür. Kurşunun aldığı şekle göre yorum yapılırdı.
Avsunlatmak: Nazar değen kişiyi okutmak.
Hayvan ayrık yediği zaman ekşi ayran içirilir.
Hayvanlar çon olduğu veya yemediği zaman kulağından veya kuyruğundan kan alınır.
Köyümüzde Görülen Rüzgarlar
Sarıyel: Doğudan batıya doğru eser. Aşırı derecede yakıcı bir soğuk yapar. Zemheri ve gücük aylarında görülür.
Karayel: Kuzeyden güneye doğru eser. Kasım, Aralıkta başlar. Kar yağacağını gösterir. Kuru soğuk yapar.
Ağyel: Batıdan doğuya doğru eser. Marttan Ekime kadar devam eder. Esince serinlik verir.
Kabayel: Genelde kuzeydoğudan eser. Yönü kesin belli değildir. Kış ortasında esmeye başlar. Karı eritir, çiçeklerin açmasına yardımcı olur.
Poyraz:Kuzeydoğudan esen serinleştirici, sert rüzgardır. Çise getirir. Tersyel(Samyeli): Güneyden eser. Mart ayında esmeye başlar. Çiçekleri yakar. Tarım ürünlerine zarar verir.
Köyümüzde Hava Tahminleri
Kurbağalar öterse, yağmur yağar.
Arılar peteğe hızla geri dönerse, yağmur yağar.
Bulutlar kuzeye doğru hızlı hareket ederse, yağmur yağar.
Bacaklarım ağrıyor, romatizmalarım azdı, yağmur yağacak.
Kışın gök gürlerse, kış bölündü denir. Kış uzar.
Hayvanları fazla bünelek tutarsa, yağmur yağar.
Kavağın yaprağı aşağıdan dökülürse, yaz çok olurmuş.
Kavağın yaprağı yukarıdan dökülürse, kış çok olurmuş.
Pelit ağacının kozağı çok olursa, kış çok olurmuş.
Akşam bulutu kızarırsa havayı hoş bil, sabah bulutu kızarırsa sırtını yaş bil.
Ağyelin ardı yağış, şakanın ardı dövüş.
Gücük yedisi: Rumi 7 Şubat, Miladi 20 Şubat
Mart dokuzu: Rumi 9 Mart, Miladi 22 Mart. Şiddetli kış olur.
Abrul beşi: Rumi 5 Nisan, Miladi 18 Nisan. Çok soğuk olur. Atalarımız; "Kork abrulun beşinden, öküzü ayırır eşinden." demişlerdir.
Mayıs yedisi: Rumi 7 Mayıs, Miladi 20 Mayıs. Şiddetli soğuk olur.
Dualar
Anan, baban nur gölünde yatsın.
Allah ağzınızın tadını bozmasın.
Allah akıl fikir versin.
Allah bir yastıkta kocatsın.
Allah birini bin etsin.
Allah dert verip, derman aratmasın.
Allah devlete millete zeval vermesin.
Allah elden ayaktan düşürmesin.
Allah gördüğünden geri koymasın,
Allah Halil İbrahim bereketi versin
Allah her şeyi gönlünce versin.
Allah imandan, Kuran'dan ayırmasın.
Allah kesenin dibini göstermesin.
Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın.
Allah kuru iftiradan esirgesin.
Allah ne muradın varsa versin.
Allah oğul ekmeği yedirsin.
Allah sırtını yere getirmesin.
Allah tuttuğunu altın etsin.
Allah yardımcın olsun.
Berhüdar ol!
Dert yüzü görmeyesin,
Eline koluna sağlık.
El öpenlerin çok olsun.
Ellerin dert görmesin.
Kesene Hızır uğrasın.
Muhanete muhtaç olmayasın.
Ömrün uzun, düğünün güzün olsun.
Su verenlerin çok olsun.
Torun ekmeği yiyesin,
Beddualar
Adı batasıca.
Allah güldürmesin.
Allah gün ışık göstermesin.
Allah iki yakanı bir araya getirmesin.
Allah uyuz versin de tırnak vermesin.
Allah yedirmesin.
Ağzın dilin kilitlensin, lâl olsun,
Ağzından burnundan gelsin.
Ağzı keşlünün enüğü.
Allahundan bulasın emi.
Baba ye.
Baba çıhasıca.
Başını bağrını yesin.
Boyun bosun devrilsin.
Burnundan fitil fitil gelsin.
Cehennemin dibine git.
Cehennenim kara dibi.
Çenen tutulsun.
Defteri dürülesice.
Dili kopasıca.
Dili dişi kilitlenesice!
Elleri kırılasıca.
Emdiğin burnundan gelsin.
Evladından bulasın!
Gahrolasıca!
Gavur tohumu!
Geberesice!
Gıran giresice!
Gidişin olsun da gelişin olmasın.
Gohmuş!
Gözüne dizine dursun.
İbimiyesice!
Kara haberi gelesice.
Kökün kurusun.
Köküne kibrit suyu,
Ocağı söyünesice.
Oğlunla kızından bul.
Öllüğün körü.
Öte dünyada iki elim yakanda olsun.
Sıracalı!
Südüklüğü tutulsunda, teneşire gelsin.
Sürüm sürüm sürünesin.
Taş kesilesice.
Teneşire gelesice!
Töremeyesice.
Yağlı kurşunlara gelesice,
Yerin dibine giresin.
Yeşermeyesice,
Zıkkım iç.
Zıkkımın bekini ye.
Zıkkımın kökünü yiyesice.
Zehir zıkkım olsun.
GİYİM VE KUŞAM:
Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğünce 7-13 Ekim 1996 tarihleri arasında folklor araştırmacıları tarafından yapılan araştırmalarda
Budakdere köyünde:Üçetek entari üzerine giyilen yaka ve ön etek uçlarına gümüş süsler dikilmiş içi astarlı, kolsuz gümüşlü delme. Boyu bel hizasında, kolları manşetli, önü kapaklı, düğme ile kapakları içi astarlı işlik ise çizgili ya da düz kumaşlardan dikilerek üzeri makine dikişi ile süslenmektedir. Yelek veya ceket ise işliğin modelindedir. Bütün bedene pamuk konarak kapitone yapılmaktadır. Genellikle bordo renkli kadife kumaştan dikilen ve Kadife adı verilen etek boyu bel hizasında, uzun kollu, ön, arka ve kol üzeri sim iplerle işlemeli gelinler tarafından giyilen bir cekettir.
FOLKLORİK DEĞERLER:
Budakdere köyünde mistik türde Semah dönmenin dışında,sinsim,düzayak üç ayak,sarıkız,karsa giderim karsa ve yelleme gibi oyunlarda oynanmaktadır.
Köyümüz folklorik olarak Türkiyenin değişik yerlerin'de SAMSUN ilini ve LADİK ilçesini SEMAH ekipleriyle 1968'den bu zamana kadar gerek gösteri gerekse yarışmalarda temsil etmiştir BURSA ilinde şehir stadyumunda yapılan yarışmalarda BURSA kılıçkalkan ekibinden sonra ikinci olmuştur daha sonra samsun'da fuar açılışlarında LADİK kaymakamlığı tarafından istekle gösteriler yapmıştır(Yaşardoğu kapalı spor salonu)bu açılımlardan sonra köyümüz ilköğretim okulu tarafından Md.Muharrem ARSLAN önderliğinde defalarca Hcıbektaşı veli anma etkinliklerinde başarı ile temsil edilmiştir. Sanatçı Mustafa ÖZASLAN'ın yeniden derlemiş olduğu LADİK semahı köyümüzden alınıp insanlarımızın göğsünü kabartacak güzellikte televizyon ve radyolarda dinliyor ve izliyoruz
MUSTAFA ÖZARSLAN TARAFINDAN KÖYÜMÜZDEN DERLENEN VE LADİK SEMAHI OLARAK ADLANDIRILAN SEMAH 8 BACI 8 ERKEK CAN TARAFINDAN DÖNÜLÜR. SÖZLERİ AŞAĞIDAKİ GİBİDİR
Semaha şu deyişle başlanır:
“Salını salını geldim köyüne
Güzeller başıma toplansın diye
Herkes sevdiğini almış yanına
Güzeller pazarı kurulsun diye”
salını sallanı cananım
gelen efendim
gel böyle sallanma vebalım
göz değer sana
haydi cananım cananım
yürü bakalım
haydi cananım cananım
sallan bakalım
al yeşil giyinmiş
cananım gelen efendim
sonra rakiplerden güzelim
göz değer sana
haydi cananım cananım
yürü bakalım
haydi cananım cananım
sallan bakalım
sonra rakiplerden göz değer sana
gel dıha gel yürü cananım
beri gel beri gel
ademden gaçma da ademden gaçma
türlü sırlarını yadlara açma da
her gördüğün sudan
eğilip içme de eğilip içme
senin için burda da zemzem sular var
ah canım canım da sarı canım canım
gözlerinden akan gül bala kurbanım
leblerinden akan gül bala kurbanım
gözlerinden akan gül bala kurbanım
aman yar aman yar aman yar aman yar
aman yar aman yar aman
kul hüseynim bu dert
bizi almaz mı da bizi almaz mı
bu hasretlik kıyamete kalmaz mı
bu yarayı çeken bir gün
ölmez mi de bir gün ölmez mi
seni merhem olup da sarmassa eğer
ah canım canım da sarı canım canım
gözlerinden akan gül bala kurbanım
leblerinden akan gül bala kurbanım
gözlerinden akan gül bala kurbanım
aman yar aman yar aman yar aman yar
aman yar aman yar aman
Samsun Yöresi Mahalli Halk Oyunları, Halk Türküleri, Halk Giysileri, Halk Çalgıları ve Seyirlik Oyunları ilk kez Anadolu Folklor Vakfı Samsun Grubu araştırmacıları Hikmet GÜRCAN ve Harun ŞEKERCİOĞLU tarafından derlenerek "Halk Bilimi"nin (folklor) hizmetine sunulmuştur.
Bu araştırmalar köy dolaşılarak öncelikle yaşayan kaynaklardan elde edilen bilgilerle sonuca vardırılmıştır.
SAMSUN FOLKLORU
ARAŞTIRMA - DERLEME
Hikmet GÜRCAN
Harun ŞEKERCİOĞLU
Ladik İlçesi ve Köyleri:
Derleme Sahası: Budakdere ve Salur Köyleri
Belirlenen Oyun Adları: Üç ayak (ağır halay), Makinalı, Tamzara, Hoş Bilezik, Temur ağa, Serhoş Barı, Sarı kız, Oduncular, Ağam ben Yandım, Yelleme, Ladik horonu, iki ayak, Sim
Sim
ARAŞTIRMA YAPILAN TÜRKÜ AŞIK YÖRE
Bir Mektup Yazayım: Hasan - Sadık GÜVENDİ " Ladik Gevekse
Alim Gitme (Civan Alim): Hasan GÜVENDİ Ladik Gevekse
Gel Gönül : Hasan GÜVENDİ Ladik Gevekse
Kırmızı Buğday: Salih ÇAĞLAR " Ladik Gevekşe
Çeçen Kızı :Sadık GÜVENDİ,Ladik Gevekşe " "
Cenkleme: Hasan GÜVENDİLadik Gevekşe " "
Nesimi Hası asan GÜVENDİLadik Gevekşe" " "
Ha Leydi Şali :- Hasan - Sadık GÜVENDİ " "
Gelin Üzerine, Terki Diyar Ettin Gene: Salih ÇAĞLAR Ladik Gevekşe " "
Nenni Nenni (Sırmalı Dilber):Salih ÇAĞLARİLadik Gevekse " " " " "
Koyun:Salih ÇAĞLAR Ladik Gevekse " " " " "
Oğlan Gider Oyuna: Salih ÇAĞLAR Ladik Gevekşe " "" " "
Keklik:Salih ÇAĞLAR,Ladik Gevekse " " " " "
Niçin Güzel Beni Zar İncidersen: Hasan GüvendiLadik Gevekse " "
Arpa Biçtim Salih ÇAĞLAR "Ladik Gevekşe "
Çatalçam Sadık GÜVENDİ,Ladik Gevekse " "
Can Hasrettik Hasan GÜVENDİ Ladik Gevekşe " "
Hüsnü Çavuş Salih ÇAĞLAR Ladik Gevekse " "
Söyle Methedeyim Hasan GÜVENDİLadik Gevekse " "
Muammanın Çözeneği: Hasan GÜVENDİLadik Gevekse " " "
Huvallahu Samet: Hasan GÜVENDİ Ladik Gevekse" " "
Beni Bir Dost Yareledi: Salih ÇAĞLAR Ladik Gevekise
MAHALLİ GİYİM ve KUŞAMI:
a- KADIN GİYİM VE KUŞAMI:
GÜNDELİK:
Çarık, Çorap, Paçalı don,İçlik-İşlik, İç Gömleği,Üç Etek, Önlük, Cebken-Yelek, Gerdan Altını, Fes-Altın kaplama Fes,Çember-Yemeni.
ÖZEL GİYSİLER:
Yemeni, Çorap, İç Donu,Şalvar, İç gömleği, Gömlek (Mitan-Mintan), Üç etek, Bel Kuşağ- Kemer, Delme Yelek-Yelek-Cebken (kadife),Gerdan altını, Göğüslük-Saçbağı-Alınlık, Tepelik-Tepe Altını,
b- ERKEK GİYİM VE KUŞAMI:
Çarık-Çapula yada yemeni,Çorap, İç Donu,Potur, Gömlek-Göynek-Mintan, Kuşak, Yelek-Fermene, Aba Çeket, Başlık, Kese-Hamaylı-Muska-Silah.
Yapım Tarihi : 1990
Süre : 00:26:00
Bölüm Sayısı : 3
Yönetmen - Semra SANDER
Yapımcı - Semra SANDER
Metin Yazarı - Semra SANDER
Danışman - Prof. Dr. Ekrem AKURGAL / Prof. Dr. Ümit SERDAROĞLU
Sunucu - Prof. Dr. Ümit SERDAROĞLU
Kurgu - Bilge CAN
Müzik - Mete ARTUN
Ses - Ömer DEMİRCİ
Işık - İrfan SİPAHİ / Naci YILDIZ
Kameraman - Tevfik ŞENOL
OLAN ''TANRIÇANIN ÇIĞLIĞ'' ADLI FİLMİN BİR BÖLÜMÜNÜN KÖYÜMÜZDE DE ÇEKİLDİĞİ TESBİT EDİLMİŞTİR
YEMEKLER VE EKMEKLER:
A)-ÇORBALAR
1-Bulgur Çorbası 2-Sütlü Çorba 3-Kesme Çorbası 4-Mercimek Çorbası 5-Pancar Çorbası 6-Kesme Katıklı Çorba 7-Unlama Çorbası 8-Alahana Çorbası 9-Un Kavurma Çorbası 10-Ovma Çorbası
B)-YEMEKLERİMİZ
1-Tene Fasile (Fasülye) 2-Sarma 3-Kabuklu Börüce (Hırkalı) 4-Keşkek 5-Bulgur Pilavı 6-Yalancı Dolma 7-Pancar Dibliyesi 8-Gardif Yahnisi 9-Gardif Gızartması (Kızartma) 10-Gardif Gavurması11-Gardif Mıhlası 12-Mercümek Haşılı13-Düğ (Fırt) Haşılı14-Semür Haşılı 15-Biber Gızartması 16-Bezene Gızartması17-Yuha (Yufka) Kızartması18-Ekmek Gavurması 19-Döğmeç 20-Bişi 21-Halbur Hurması 22-Tava Ketesi 23-Sac Ketesi 24-Sütlü Yumurta25-Çükelik Sündürmesi26-Kurutulmuş Et 27-Kavurma 28-Fırıç Suyu 29-Dövme Gavudu 30-Daru (Mısır) Gavudu 31-Un Helvası (Hor) 32-Sini 33-Yağlı Ekmek 34-Turşu Aşı (Turşu Kavurması) 35-Peşgüdan 36-Galecoş (Kalacoş) 37-Gah Suyu 38-Taşla Kırda Süt Pişirme(Çobanlar tarafından kırlarda yapılır)
YABANİ SEBZELER
1-Yemlik2-İncilop3-Mendek4-Nevruz5-Mendek6-Dağ Kirazı7-Ekşilik8-Çiğdem
EKMEKLER
1-Sac ekmeği2-Fetir (Ekşimemiş hamurdan yapılan sac ekmeği)3-Somun ekmeği ( fırında pişirilir)4-El ekmeği ( fırında pişirilir)5- a) Paaç: Sütlü yumurtalı b) Paaç: Tuzsuz (Değirmende yapılan)6-Lalanga: Arpa unundan cıvık olarak olarak sacın üstüne kaşıkla dökülerek yapılır.7- Darı ekmeği (Mısır ekmeği)
İÇECEKLERİMİZ
1-Gatıh (Ayran)2-Ağart3-Çalhama4-Fırıç Suyu5-Turşu Suyu6-Gah Suyu7-Hoşaf
Köyümüzde yapılan yöresel yemeklerin çoğu hamur işidir. Bunlar: ekmek aşı,Erişte,kaypak,, Mantı, îşkefe kızartması, gözleme,sarıburma,dolma,helle(buğday unu ve mısır unundan) bulgur plavı,mayalı Ekmek,kuşburnu pekmezi pancar pekmezi , madımak çorbası ve gevekse biber kızatması gibi çok çeşitlidir. Gevekse biberi köyümüze özgü bir sebzedir.
İKLİM:
Budakdere köyü Karadeniz bölgesinde olmasına rağmen, Karadeniz bölgesi iklimi kuşağı dışında Karasal iklime yakın bir iklime sahiptir. Genellikle kışlar uzun ve sert, yazlar ise serin geçmektedir. Temmuz ve Ağustos aylarında Poyraz rüzgâr kışın ise halkın "Akyel" dediği ve karların çok kısa sürede erimesini sağlayan bir rüzgar eser. Yağışlar kışın kar, diğer üç mevsimde de genellikle yağmur şeklinde olmaktadır
GEZİ VE PİKNİK ALANLARI
budakdereliler en çok ünlü mesire yeri Hamamayağı (Hallaz, Hırlaz, Hilyas) kaplıcasının bulunduğu bölgeye gitmektedirler. Ladik ilçesine
yine budakdereliler Havza ilçesindeki kaplıcalara gitmektedirler.
Birde budakdereliler komşu köy çamlıköyün üstündeki kapaklı denilen yerde piknik yaparlar
KÖYÜMÜZÜN GELENEK, GÖRENEK VE ADETLERİ
EVLİLİK DÜĞÜNLERİ;
Evlilik çağlarına gelmiş olan erkek için özellikle kız evine dünür gider. Eğer hayırlı görülürse kız verilir. Söz kesilir ve nişan töreni için tarih belirlenir. Kızın annesine “Süt Hakkı” adı altında bir miktar para verilir.
Nişan günü köy halkına erkek evinde yemek verilir. Günün akşamında kız evinde takı merasimi olur oyunlar oynanır ve geline kına yakılır. Nişanlık süresi genelde 1 yıldır. Düğün hazırlığını tamamlayan erkek tarafından düğün için izin alınır, tarih belirlenir ve gerekli hazırlıklara başlanır. Eğer nişanlılık süresinde dini bayram olursa erkek tarafı kız tarafına mahalle sakinleriyle beraber gelinlik görme adı altında bayramlaşmaya gider Kız tarafı misafirleri yemekle ağılar, erkek tarafı hediyelerini geline sunar.
Köyümüzde düğünler Cuma günü başlar ve üç gün sürer. Düğünün ilk günü erkek tarafının hazırladığı düğün hediyeleri “aş boğaz” ile evine götürülür ve düğün başlar Aynı gün kız evinde gelinin arkadaşları arasında “Kız başları” seçilir kız başları düğün boyunca gelinin yanında bulunur ve onun ihtiyaçlarını karşılarlar. Yiğit başları da erkek evinde gerekli hizmetleri yaparlar. Yiğit başları arasında bir kişi Damat Yiğit Başı seçilir ve üç gün boyunca damadın her şeyinden (ayakkabısında, ceketinden… ) sorumludur. Düğünün birinci günü akşamında köy halkına yemek verilir, kız evi düğüncü gelir ve düğünü gelenlerin tüm ihtiyaçları karşılanır.Davul sesinin duyulması düğünün başlangıcıdır.Davul sesini duyan komşular ve köy halkı damat evine sokuda dövülmesi aşlık yapılması için buğday getirirler.buğday sokuda dövülür ve dövülen aşlık damat evine götürülür.aşlık ve damatın çehizi kız evine götürülür.cehiz kız evine götürüldüğünde gelin ağlaması yapılır.daha sonra gelinin dost ve akrabaları davul zurna ile eğlenceler eşliğinde gelini banyo yapmaya götürürler.Banyodan sonra gelin evine eğlenceler eşliğinde gelinir.yemekler yenir.davul zurna damat evine gider.Cuma akşamı gelin evinde baş kınası eğlencesi damat evinde de simsim eğlenceleri düzenlenir.
Düğünün ikinci günü sabah gelin evinden damat ve sağdıcın giysileri gelinin akrabaları tarafından götürülür.bu olaya yanuç götürme denir.yanuçcular damat evinde ağırlanır.Damat gelin tarafının getirdiği giysileri bahşiş karşılığında alır.gelin tarafından getirilen giysiler ve damatlık takımları dualar eşliğinde damata giydirilir.Buna damat donanması denirDamat donanmasından sonra belli bir süre eğlenceler yapılır.damat orada bulunanların büyüklerin ellerinden öper ve damata takılar takılır. Düğünün ikinci günü “hamam günü”dür . Düğünlerde gelin ve damat hamamları yapılır. Gelin gündüz akrabalar ve arkadaşları ile birlikte hamam götürülür, hamamda eğlenilir ve banyo yapılır. Buna “Gelin Hamamı”denir. Damat davul zurna eşliğinde arkadaşları tarafından hamama götürülür ve yıkanır. Buda “Damat Hamamı” olarak adlandırılır.Kız tarafı gelin hamdan gelinceye kadar düğün yemekleri hazırlar.gelin hamamdan gelince gelin hamamından gelenlere ve komşulara gelin evinde yemek verilir.ve dağılınır akşam elinin el ve ayak kınası için hazırlıklar yapılır.Damat hamamına katılanlar köye giriş yapmadan önce belirli bir noktadan gençler koşu düzenleyerek damat evine haber vermek için yarışırlar.damadın ailesi ilk müjdeyi verene bir horoz ve bir şişe rakı verir.damat hamamından gelenler eğlenceler eşliğinde damatın yiğitbaşısının evine giderler.sabahtan itibaren gerek köy içinden ve gerekse köy dışından damat evine ev misafirleri gelirler.Her ev misafiri damat evine düğün hediyeleri veya para yardımında bulunurlar.Akşam olunca damat kınasını yakmak için köyden veya çevre köylerden konakçılar gelir gelen konakçılar köylüler tarafından ayrı ayrı misafir kabul edilir.Bir taraftan konakçılar gelirken damat evinden damadın en yakın akrabalarından biri davul zurna eşliğinde dünüşü olarak gelin evine gönderilir.Dünüşü gelin evine varınca gelinin yiğit başısı kapıyı kilitler dünüşü bahşiş vererek kapıyı açtırır.gelin evinde dünüşüye şerbet ikram edilir.dünüşü bu şerbet içinde bahşiş verir.gelin dünüşüye emanet edilir.dünüşü gelinin yanından hiç ayrılmaz.Kız evinde de gelinin el ve ayak kınası için eğlence düzenlenir.geline el ve ayak kınası yapılırken gelin ve gelinin akrabaları maniler eşliğinde ağlama yaparlar. Damat evindede eğlenceler yapılır.damat evinden gelin evine kına almaya gidilir. Gelen konakçılar kendi aralarında para toplarlar bir zarfa koyup yiğit başıya zarfı verirler bütün konaklardan zarflar toplanır ve en son konakçıların bulunduğu yerde zarflar açılır en yüksek parayı hangi konak vermişse damatın kınasını yakmayı hak kazanır.köy halkı konakçı görmeye giderler.giderken rakı ve meze götürürler.gelin evinden alınan kına kına yakmayı hak kazanan konak evine götürülür ve damatın kınası yakılır.
Düğünün üçüncü günü gelin alma günüdür. Gelin almaya konvoy halinde gelen erkek tarafı kız evinde kapı kilitleme, ayakkabı saklama yastık saklama, sandığın üzerine oturma ve gelin arabasın önünü kesme gibi sürprizler her zaman beklenir. Sonuçta gelin alınır ve konvoy önce köyü dolaşır .Daha sonra gelin erkek evine getirilir. Gelin arabasından inmeden damadın yakın akrabaları geline tekrar yeni hediyeler sunarlar. Yeni gelinin eve bereket getirmesi dileği ile gelinin üzerine buğday ve para serpilir. Gelinin kötü huyları varsa eve girmesin dileği ile de geline cam şişe veya küp kırdırılır. damat gerdek odasına (gelin odası) atılır. Düğünlerde genellikle yaprak sarması, üzüm kompostasu, sütleç, sinsi börekleri yapılır. Dana ve koyun kesilir.
Düğünlerde çalgı aleti olarak davul- zurna, elektro Saz, Orkestra, Klarnet, Darbuka, kullanılır. Bunların biri veya bir kaçı birden olabileceği gibi hepsi de olabilir.
SÜNNET DÜĞÜNLERİ:
Erkekliğe ilk adım olarak öne çıkan sünnet merasiminde de davetiye bastırılır Kasaba dışında bulunan eş dost ve akrabalara haber verilir. Sünnet olan çocuğa şeker çikolata gibi sevdiği yiyecekler alınır. Sünnet elbisesi giydirilir. Arabalarla konvoy yapılarak köy gezdirilir.
Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi köyümüz’de de sünnet esnasında çocuğu tutanlara “kirve” denir. Sünnet düğününü yapan ailenin eğer maddi durumu iyi ise o günün akşamında çalgı getirilerek geç saatlere kadar oyunlar oynanır.
KÖYÜMÜZ DE BAYRAMLAR
Arife günü bayramla ilgili olarak yemekler hazırlanır. Baklava helva tatlısı yaprak sarması sütlaç haşhaşlı ve cevizli hamur işleri öncelikli yapılan yiyeceklerdir.
Bayram namazını kıldıktan sonra camii bahçesinde cemaat halka olmak suretiyle topluca bayramlaşır. Aile içi bayramlaşmada bitince Daha sonra köydeki hasta ve yaşlılar ziyaret edilerek onların gönülleri alınır, hatırları sorulur. Bayramda kasabaya gelemeyenlerle telefonla bayramları kutlanır.
Bayramın diğer günlerinde akraba eş ve dostlar çevredeki piknik alanlarına pikniğe giderler.
KÖYÜMÜZ DE ASKER UĞURLAMA VE KARŞILAMA
Bir ömür boyu devam eden “tertip” muhammeti askerlik şubesinin askere alınacakları muhtarlara bildirilmesiyle başlar. Tertipler gitmelerine yakın bir zaman kala her günün akşamında bir askerin evinde yemekler yiyip eğlenirken köy halkıda asker gönderen aileleri ziyaret ederler.Tertipler askere gitmeden bir gün önce çalgı getirilerek köyde bir düğün havası estirilir. Gidecekleri sabahta köy meydanında halk tarafından dualar eşliğinde konvoy halinde uğurlanırlar. “ Sayılı gün tez geçer” askerlik biter .Köy halkı asker ailelerini ziyaret ederler.
KÖYÜMÜZDE ÖNEMLİ GÜNLER
1-Hıdırellez: Mayıs ayının altıncı günüdür. O gün hiç kimse tarlaya bağa bahçeye girmez iş yapmaz ve yeşillik koparmaz. Hıdırellez günü dilekler tutulur maniler söylenir ve kırlara pikniğe gidiler.
Hıdırellez de söylenen Manilerden Örnekler
Orak attım Tarlaya
Parıl parıl parlıya
Nerede güzel kız varsa
Gelsin bizim tarlaya
Madımak Bittimi ola
Yolları tuttumu ola
Kömür gözlü gül yarim
Beni unuttumu ola
Oynadımda yoruldum
Su indi dizlerime
Bugün gördüm yarimi
Ne mutlu gözlerime
YÖNETİM DURUMU
Köyümüzde ilk muhtarlık Hüseyin KARSLI ( CİBİLİK )
ondan sonra Himmet ARSLAN
mehmet ARSLAN(Himmetin oğlu)
Satılmış ÜNVER (Daşkağanın oğlu)
Sadettin SEVİNDİ
Mehmet Öztorun(imamuğun karamehmet)
satılmış Öztorun(cıddıranın oğlu)
Şeyh Ali Kabadayı
Hüseyin Eroğlu,
Arif Yancı muhtarlık yapmıştır.Daha sonra 1 dönem Hasan Çetin ve 2 dönem Fazlı Öztorun muhtarlık yapmışlardır.
POSTA KODU:55760
TELEFON KODU:362
TELEFON NUMARASI:0 362 786 00 43
2009 yılında istanbul Büyükçekmece Tepecik’te Salih Çağlar Başkanlığında Samsun Ladik Budakdere köyü Dayanışma,kalkınma ve kültür Derneği kurulmuştur,
DERNEK KURUCU ÜYELERİ
Salih ÇAĞLAR
Cemal ÜNVER
Murtaza AYNACI
Cemal KARSLI
Murat YANCI
Salih ÖZTORUN
Selman ÖZTORUN
HAZIRLAYAN
CEMALETTİN ÇAĞLAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder